Ali Bayraktaroğlu: “İstanbul’da plaka tahdidi kaliteyi düşürür”

Ali Bayraktaroğlu: “İstanbul’da plaka tahdidi kaliteyi düşürür”

Plaka tahdidinin kalite standardını ortadan kaldıracağını ifade eden Bayraktaroğlu, “Ben Plaka tahdidinin İstanbul’a getirilmesi durumunda kalite zafiyetinin yaşanacağını düşünüyorum” dedi.

Öğrenci taşımacılığında hizmet veren İlkem Turizm, vizyonunu genişletiyor. 800 araçlık filosuyla şehiriçi ve şehirdışında yaklaşık 10 binin üzerinde öğrencinin taşımasını gerçekleştiren İlkem Turizm, personel taşımacılığı işini de yaygınlaştırarak bünyesinde yeni bir araç filosuyla personel taşıma işini gerçekleştiriyor.

Öğrenci taşımacılığında misyonunu genişleten İlkem Turizm, personel taşıması konusuna da el atarak oluşturacağı 800 araçlık bir filo ile personel taşıma işini de gerçekleştirecek. Konuyla ilgili konuşan İSTAB Okullardan sorumlu Başkan Yardımcısı ve İlkem Tur Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bayraktaroğlu, hikâyenin başlangıcında öğrencisini taşıdığı bir velinin hizmetlerinden memnu kaldığını, aynı memnuniyeti kendi şirketindeki personelinde taşıma işini üstlenerek yapması teklifi ile personel taşımacılığı işini aktifleştirdiklerini söyledi.

İlkem Turizm personel taşımacılığı işinde aktif

Eylül-Ekim gibi personel taşıma işini aktifleştirdiklerini belirten Bayraktaroğlu, sistem içindeki boşluğu kaliteli hizmetle doldurmak için kolları sıvadıklarını söyleyerek “Öğrenci taşımacılığında gerçekten doğru işler yaptığımızı gördük Bunu neden personel taşımasına da yansıtmıyoruz dedik. Personel taşıma işine girdiğimizde baktık ki, bu işin içinde bir kalite boşluğu var, istihdam yani zamanında tedarikçinin parasını ödememe boşluğu var. Kurumsal evraklarla bir anlaşma yapılmadığını, sigortaların yapılmadığını, bunun öğrenci taşımacılığındaki doluluk ile yapılmadığını gördük ve bu yüzden bir boşluk olduğunu hissettik” diyerek konuya kayıtsız kalamadıklarını belirtti.

800 araçlık bir filo ile öğrenci taşımacılığı işi yaptıklarını hatırlatan Bayraktaroğlu, öğrencilerin okullarına veya evlerine bırakıldıktan sonraki zaman sürecinde araçların farklı taşımalarda çalıştırılabileceğini belirterek “Öğrenci taşımacılığında kalan saatlerde bu sektör ikinci bir işte yapabiliyor. Bizde dedik ki bu arkadaş öğrenci taşımacılığı işini bizle yapıyorsa, bunun önüne ve arkasına gelecek işleri de bizden yapsın ve hedef kitlemiz ilk etapta bu işler olsun dedik. Yani bizim mevcut yapımıza saatsel olarak uyan işler. Bunlara yoğunlaştık. Baktık ki ciddi bir potansiyel var. Bunla ilgili bir satış pazarlama ekibi oluşturduk. Tedarik ve projeler müdürlüğü oluşturduk ve proje müdürlerimizi işe aldık. Aynı öğrenci taşımacılığındaki modeli buraya taşımacılığına yansıtmaya başladık. Şu an İstanbul genelinde ve var olduğumuz bütün illerde buna gireceğiz” diyerek asal açıdan hiçbir sıkıntı yaşamadıklarını, sadece belediyeden aldıkları güzergah izin belgesiyle personel taşıma işini de bünyelerinde aktifleştirdiklerini belirtti.


2013 filoyu büyütme yılı olacak

Personel taşımacılığında 300 araçlık bir taşıma yapısına ulaştıklarını söyleyen Bayraktaroğlu, çoğunlukla bünyelerinde yer alan tedarikçilerle bu işi yaptıklarını özmal araçlarla bunun şu an imkansız olduğunu sözlerine ekledi.

Bayraktaroğlu, “Şuan 800 araçlık bir yapımız var. Onun üzerine bir 800 araçlık daha bir yıl vadede oturtturacağımızı düşünüyoruz. Hedefimiz bu. Araçların yaşları modelleri çalışan şoförlerimiz oradaki kaliteyi buraya yansıtacağımız için mecburuz bizim fiyatımız farklı olmalı. 800+800 olacak. Çok daha büyüyebilir” diyerek 2013 yılı içinde 40 araçlık bir alım gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Personel taşıma işinde çalışan şoförlerin kurumsal bir yapı oluşmadığında dolayı paralarını alamadıklarını da ifade eden Bayraktaroğlu “biz bu işin içine girdiğimizde insanların paralarını alamadıklarını ve mutsuz olduklarını gördük. Biz özellikle sektörden çekilmeler olmasın, insanlar paralarını zamanın da alsın, tek bir kurumsal yapıya sahip olsun, personel ve öğrenci taşımacılığı işin de bizden alsın ve hayatlarını idame ettirsinler diye bu sektörün içine girdik” şeklinde konuştu.

UKOME’nin yapmış olduğu zamların da yeterli olmadığını belirten Bayraktaroğlu, öğrenci ve personel taşımacılığında yapılan zamların sundukları kalitenin karşılığı olmadığını söyledi.

“İstanbul filolarında 5 yaşından büyük araç yok”

Araç sahiplerinin araçlarını satmasıyla, birçok firmanın araç bulamadığını ifade eden Bayraktaroğlu, finans gücü yüksek firmaların araç almak için borçlandığını söyleyerek “Firmalar özmal’a yüklenip, araç satın alıyorlar. Özmal’ın bir firmanın yapmış olduğu iş gücü ve iş potansiyeli ile mutlaka doğru orantılı olması gerekiyor. Eğer bu çok afakî boyutlara ulaşırsa veya çok aşağıda kalırsa ikisi de bu firma için zafiyet oluşturuyor. Biz bu oranı yüzde 10 olarak görüyoruz. Yani 1000 araçlık bir portföyünüz varsa 100 araçlık bir özmal yapınız olmalı diye düşünüyorum” dedi.
Filolarında 5 yaşından büyük araçların olmadığını da ifade eden Bayraktaroğlu, müşterilerinin yeni ve teknolojik araçları talep ettiğini söyledi.

Ali Bayraktaroğlu, birçok büyük firmanın 5 yaşından büyük araç çalıştırmadığını da söyleyerek “Devletin öngördüğü yaş sınırı 10 yaş. Ama bizde 5 yaşından büyük bir tane araba bulamazsınız. Çünkü müşterimiz bunu talep etmiş, biz de bunu zaman içinde sağlamışız, sağladığımız şeyde hak olmuş. Verilen haktan geri dönmekte mümkün olmamış. Dolayısıyla yönetmeliklerde öngörülen 10 yaşın realiteye döndüğünde 5 yaşlarda kaldığını görüyoruz. Pastanın büyük bir çoğunluğu 5 yaş standardını oluşturmuş durumda” diyerek İstanbul’da bu işin çok yüksek standartlar ile yapılmaya başlandığını sözlerine ekledi.

Plaka tahdidi olan yerlerde 10 yaş sınırını fırsat bilen araç sahiplerinin bu imtiyazı sonuna kadar kullanarak kaliteyi düşürdüğünü ifade eden Bayaktaroğlu, yeni araç yatırımı yapılmadığı için taşıma kalitesinin de düştüğünü, plaka tahdidi olmayan yerlerde kalitenin üst noktada olduğunu sözlerine ekledi ve “ Bazı illerde maalesef kazanılmış bir hak olduğu için insanlara plaka özgürlüğü verdiğinizde, insanların işi yapma biçimi, Kılığı, kıyafeti, günlük bakımı ve konuşma üslubu değişiyor” dedi.

“İstanbul’da plaka tahdidi kaliteyi düşürür”

Aynı zamanda İSTAB Yönetim Kurulu Üyesi olan Ali Bayraktaroğlu, İSTAB olarak İstanbul’da plaka tahdidine yönelik çalışmalarınız var mı? sorusuna “Ben Plaka tahdidinin İstanbul’a getirilmesi durumunda kalite zafiyetinin yaşanacağını düşünüyorum” yanıtını verdi.

Bayaktaroğlu sözlerine şöyle devam etti; “İSTAB olarak da plaka tahdidinin çok hakkaniyetli olmayacağını düşünüyoruz. Şöyle düşünün şuanda şirketimin yaklaşık 80 tane aracı var. Bunlara tahdit getirildiğinde şirketimin ne kadar zenginleşeceğini düşünün. Bir arabası olan firmanın da çok arabası olan firmanın da böyle bir zenginleşmeye hazır olmadığını, böyle bir şeyin olmaması gerektiğini, cansız bir demirbaşa, bir plakaya bir tahdit verilmesinin sebepsiz zenginleşme ile doğru orantılı olduğunu düşünüyoruz. Mesela biz Ankara'da Manisa'da, Bursa'da yaklaşık 8 ilde çalışıyoruz. Orada nasıl zorlandığımızı biz görüp yaşıyoruz.”

Tahditli plakaları alan kişilerin çoğunlukla esnaf kesimi olmadığını iddia eden Bayraktaroğlu, taksi, dolmuş ve halk otobüsü sahiplerini örnek göstererek “Bakıyorsunuz bir taksi plakası bir milyon lira. Almanya'da ki bir yatırımcının, ya da bir sanatçının 3-5 taksi plakası var. Tam olarak esnaflık mı yapıyor? Bana göre hayır. Plaka tahdidi esnafın hakkını hukukunu koruma adına, onun hayatını idame ettirebilme adına olan bir durum. Fakat onun sağ tarafında durabilecek, onunla büyüyebilecek belki de emeklilik sermayesini oluşturabilecek bir şey diye algılanıyor esnaf tarafından” diyerek araçlara değil de kişilere tahdit getirilmesi gerektiğini söyledi.

Tahdidin kalitede sınırlama getirdiğini iddia eden Bayraktaroğlu, “Bize göre kişiler tahditlendirilmeli, firmalar standardize edilmelidir. Ehliyet gibi olmalı. Bu işi yapabilecek, okul taşıtına, personel taşıt standartlarına uygun sürücüleri oluşturmalı bekli de belgelendirmeliyiz. Aracı sınırlı sayıya indirmek işi kaliteliye döndürmez. Yapılan işte ucuzlama sağlamaz. Görüyoruz tahdit olan yerlerde çok daha pahalıya taşımacılık yapılıyor. Ancak o pahalılıkla doğru orantılı bir kalite yok ortada” diyerek İstanbul’da çok araç olduğunu ve tahdide hazır olmadığını belirtti.


Bayraktaroğlu:”Tedarikçilere önerim firmalarını iyi seçsinler”

Tevkifat yasasından özellikle taşeron firmalarınca bazı sıkıntılar yaşandığını söyleyen Bayraktaroğlu, “ devlet haklı olarak, “hakkım olan KDV'nin tamamının bana ödemesi gerekiyor” diyor. Firma faturayı keserken mevcut ödemesi gereken miktarı devlete öder, diğerini taşerona öder bu böyle. Bu yasanın önüne hiç bir kimse geçemez. Son zamanlarda piyasada parasını hiç alamayan tedarikçiler var. Tedarikçilere önerim nasıl firmalar tedarikçileri seçiyorlarsa, onlarda firmalarını doğru seçmeye çalışsınlar kendisini mağdur etmeyecek, orada çalıştığında mutlu olabilecek, yaşamını devam ettirebilecek parasını zamanında vaktinde alabilecek firmaları tercih etmeye çalışsılar” şeklinde öneride bulundu.

“2013 yılında hesabını bilenler ayakta kalacak”

2013’ün zor bir yıl olacağını belirten Ali Bayraktaroğlu, çok düşük rakamlarla çalışan tedarikçilerin piyasadan çekildiğini, insanların işlerini idame ettirebilme adına yapacakları özmal yatırımlarının çok fazla olacağını söyledi. Firma olarak ise yatırım yaparken öncelikle piyasadaki ihtiyacı gözlemlediklerini söyleyen Bayraktaroğlu “Fırtına var diye denize açılmamazlık yapamayız. Açılacağız ama biraz daha kıyıdan seyredeceğiz. Ben 2013 yılını amansız rekabetlerin durulacağı bir yıl olarak görüyorum. Bana göre 2013 yılında herkes aynaya bakacak. Ben ne yapıyorum diyecek. 2013'ü 2014'ü hatta orta vadeyi planlamasını yapabilenler bunu becerebilenler ayakta kalabilecek. Onun haricindekiler zafiyet yaşayacak” diyerek hesabını bilen tüccarların ayakta kalabileceğinin altını çizdi.

17:45-18:00 serbest, 18:01 cezalı

Servis araçlarının İstanbul trafiğindeki yansımasına yönelik de konuştuğumuz Bayraktaroğlu, Maslak, Esentepe ve Zincirlikuyu üçgeninde servis araçlarının parklanmasına yönelik Emniyet Müdürlüğünce bir çalışma yapıldığını söyledi.

Emniyet müdürlüğünün Ayazağa’daki İETT Garajında ve Maslak’taki TİM Otoparkında servisçiler için bir park alanı oluşturacaklarını söyleyen Bayraktaroğlu, bölgede park alanı oluşturmaya yönelik görüşmelerin tamamlanmasının ardından servis araçlarının gündüz vakitlerinde bu bölgelerde konuşlandırılacağını belirtti.

Servis araçlarının trafik sıkışıklığına neden olmamaları adına Emniyet birimlerince yaptıkları çalışmalarda farklı çözüm önerileri olduğunu söyleyen Bayraktaroğlu, konuşmasında şunları söyledi: “Maslakta araçların parklanma alanı yok. Emniyet ile yaptığımız görüşmelerde araçların firma önünde beklemelerine belli bir süre tanıdık. O süre içinde Firmanın aracı plazadan yolcusunu alıp, orayı terk etmiş olsun ki diğer firmanın aracı ondan kısa bir süre sonra oraya yanaşabilsin. Bunu için yol belgesinde parklanma süresini ve saatini yazan zaman dilimi olsun dedik. Mesela personel çıkış saati 18:00 ise araç 17:45'ten önce gelemez, 18:01 geçe orada kalamaz. Yani verilecek süre 15 dakika olacak. Dolayısıyla bütün firmalar bu sisteme riayet ederse minimum sıkışıklık ile oradaki sorun çözülmüş olur. Çünkü Maslakta akşam çıkış yapan yaklaşık bin araç var ve trafik tıkanıyor.

Bunu önleyecek bir takım tedbirler var. Arabaların önüne Emniyet Müdürlüğü'ne ait kartonlar asılacak. Örneğin 18:00-18:15 yazacak. Emniyet görevlisi arkadaşımız arabayı gördüğünde saatine bakacak 18:20 ise o arabaya ceza kesebilecek. Emniyet Müdürlüğümüz diyor ki size 18:00-18:15 diye kart verdiğimde 18:05'te size ceza yazılırsa o ceza benim. Yani o saat dilimi içerisinde orada parklan yolcunu al sonra devam et. Bu şekilde ön çalışmalar yapıldı. Nihai toplantımızı bir daha yapacağız. Ondan sonrada o koridordaki parklanma ile ilgili mesafeyi kat etmiş olacağız. Sürücü de Emniyet Müdürlüğü de sorumluluğunu bilecek.”

Oya KAYA 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum