Murat Erdoğan süreci olmaması gereken bir süreç olarak değerlendirdi. Herhangi bir alt yapı çalışması olmadan ortaya atılan yasanın özellikle araç üreticilerinin, dönüşümü söz konusu olacak araçlar için bir alt yapı çalışmasının olması gerektiğine dikkat çekti. Fakat sürecin bu şekilde gelişmediğini anlatan Erdoğan, ‘İstanbul’da bu işi yapan firmaların sayısı çok az, araçlar buna uygun değil. Dolayısıyla esnaf sıkıntıya girdi. Bu sıkıntı Türkiye çapında bir sıkıntıydı. Yanlış bir uygulamaydı, bir şekilde uzadı. Süre bittiğinde ne olacak, aynı şekilde kalması için yetkililer ısrar ederse ne olur, onu da hep beraber göreceğiz’ şeklinde görüşlerini aktardı.

‘Servis esnafına yasanın dayatılması, yanlış bir uygulama’

Servis esnafı olarak, değişken yolcular taşımadıklarını ifade eden Erdoğan, ‘1 yıllık sözleşme yapılır, bu arada da liste bellidir. Taşınan kişi bellidir. Şuan da taşınan öğrenci olsun, personel olsun, İstanbul’da engelli sayısı yüzde 3 bile değil. Ama bir Halk Otobüsü olsak veya bir minibüsçü esnafı olsak veya başka bir gruptan birileri olsak tamam, yolcumuz kim belli değil. Ama sözleşmede taşınacak kişi belli, ismi belli, ne vasıfta olduğu belli, buna rağmen servis esnafına bunun dayatılması yanlış bir uygulama… Ki başta belediye otobüslerine baktığınız da böyle bir uygulama toplu taşım hizmeti veren araçlar da bile çok az yüzde 1, yüzde 2 gibi oranlarda’ diyerek uygulamaya konmaya çalışılan yasaya tepki gösterdi.

Erdoğan yasayı ‘geçersiz’ olarak değerlendirdi

Konu ile ilgili olarak her türlü çözüm önersine açık olduklarını vurgulayan Erdoğan, ‘yıllık bazda bakıldığında örneğin, 10 araçlık veya 100 araçlık bir iş de bize dense ki, ‘bir aracınızı engelli vatandaşlar için ayıracağız, biz ona itiraz etmiyoruz. Ne biz, ne odalar, dernekler ne de alt esnaf grubumuzun bu konu da herhangi bir itirazı söz konusu değil. Ama böyle bir şey de istenmiyor’ diyerek, masa başında kendilerinden hiç bir öneri alınmadan, tepeden inme alınan bir karar olarak tanımladığı yasa için Erdoğan, ‘bence geçersiz bir karardır’ dedi.

‘Devlet, çözüm odaklı değil, sorun odaklı çalışıyor’

Bu yasa ile beraber birçok konuda çözüm kanallarının açılması amacıyla merkezi ve yerel yönetim ve yetkililerle diplomatik bir takım temaslarının olduğunu hatırlatan Murat Erdoğan, bu anlamda ağır işleyen bürokratik yapıdan da şikayet etti. Verdiği bir örnekle durumu şöyle özetledi: ‘bizim belediyeye 2012 yılında sektörün sorunlarına dair gönderdiğimiz bir yazı vardı, 14 ay sonra cevap geldi. Normalde kamu kuruluşları 1 ay içinde cevap vermek zorunda ama bu süreç uzuyor’ diyerek devletin hantal yapısının çözüm değil, sorun odaklı çalıştığını belirtti.

‘Araçlarımızın şase ve kasa yapısı düzenleme için uygun değil’

Araçların dönüşümü için öngörülen sürenin yeterli olmadığını belirten Murat Erdoğan, gerekçesini ise şöyle açıkladı: şuan da piyasada 12 yaşına kadar çalışacak okul taşıtları var. Bu araçların şase yapısı, kasa yapısı böyle bir düzenleme için uygun değil. Yasaya göre bu araçların tamamının değişmesi lazım. Yani uydurma kaydırma, yan kapıdan arka kapıdan, takılacak aparatlarla veya rampayla olacak iş değil bu’ dedi. 1-2 yıl içinde bunca aracı nasıl giydireceksiniz? diye soran Murat Erdoğan, bazı markalarda arka koltuğun kapılarının açılıp 4 koltuğunda iptalinin söz konusu olduğunu hatırlatarak, 16 araçtan 4’ünü iptal ettiğinizde 13 kişi… Servis esnafının burasına kadar geldi, insanlar doldu… Esnaf kalkıp, tüm Türkiye genelinde veya İstanbul’da bir kontak kapama eylemi yaptığında kim taşıyacak bu kadar insanı? Bu sorun sadece İstanbul’u bağlayan bir sorun da değil’ diyerek yasanın yaratabileceği olası yeni sorunlara dikkat çekti.

Anadolu yakasında araçlar bağlandı

Murat Erdoğan süreçle beraber başka bir konuya da değindi. Yasanın ertelenme tarihi olan 07.07.2013 tarihinden bu yana odalardan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden konuya dair bir açıklamanın yapılmadığına vurgu yapan Erdoğan, söz konusu tarihten bugüne kadar Anadolu yakasında 80-90 tane aracın bağlandığı bilgisini verdi.

'Yok ki böyle bir şey, ekmeden biçemezsin'

Belli dönemlerde, çözüme ilişkin alt yapı çalışması ve entegrasyon sürecine katkı sağlayacak temaslardan yoksun olarak gündeme gelen ve yine aynı sebeplerden kaynaklı ertelenen yasa için Erdoğan şu ifadeleri kullandı: ‘Bence o koltuklarda oturan yetkililer asıl yetkililer değil, bu işi bilmeyen insanlar o koltukları işgal ediyor. Bu kişilerin çıkardıkları yasaların sonuçları da böyle oluyor. Herkes bedel ödüyor’ dedi. Sorunun çözümüne ilişkin olarak da şu öneride bulundu: ‘yetkililer o koltuklarda oturuyorlarsa, tabandan başlayacaklar, ondan sonra yolcuya kadar varacaklar, istediğimiz şey uygulanır mı uygulanmaz mı bunun sonuçlarını hesap kitap edecekler, daha sonrasında bir kanun ya da yasa çıkartacaklar’ diyen Erdoğan, ‘tarlaya tohum ekmeden bunlar buğday istiyorlar. Yok ki böyle bir şey, ekmeden biçemezsin’ diyerek tepki gösterdi.

‘UKOME toplantısında masada bizi bir tek kişi sattı’

Plaka tahdidi için İSDER olarak birçok eylemin örgütleyicisi konumunda olan Erdoğan, eylemler ve gelinen süreç ile ilgili olarak da açıklamalarda bulundu: ‘eylemler sesini duyurdu. Bu eylemlerin sonucunda UKOME ile sektör bileşenlerinin tamamı tek masada servisçi esnafının sorunlarını konuştuk. Bu bileşenler oda, dernek ve kurumlar bir araya geldiğinde o masada bizi bir tek kişi sattı. İsmi de Hamza Öztürk, ben bunu defalarca beyan ettim. Hamza Öztürk yüzünden UKOME toplantıda bir bahane arıyordu, o bahaneyi de Hamza Öztürk’ün ‘biz plaka donsun, para etmesin, alınıp satılmasın’ demesiyle buldu. UKOME’de, o halde oturun oda, dernek, sendika anlaşın ve bize bir rapor düzenleyin’ dediler. Toplantı sonrasında Hamza Öztürk’e yakın isimler ile irtibata geçtik. Bu tarihten sonra yapılacak ne varsa esnaf, firmalar ve İstanbul için biz bunun her zaman yanındayız. Konuşalım, raporumuzu hazırlayalım dedik fakat o tarihten bu yana herhangi bir temas gerçekleşmedi’ diyen Murat Erdoğan, oda başkanının istifasını istedi. Oya KAYA-Alev ARSLAN