''İstanbul Trafiği Diktatörlükle Yönetilemez''

''İstanbul Trafiği Diktatörlükle Yönetilemez''

ULAŞ İŞ Sendikası Başkanı Abdurrahim Barın ve İSDER Başkanı Murat Erdoğan, yeni sezonla birlikte gündeme gelen ve hala çözüm bekleyen servis esnafının sorunlarını ve çözüm yollarını birlikte değerlendirdiler.

Servis sektörü içinde örgütlü tek sendika olan ULAŞ İŞ Sendikası Başkanı Abdurrahim Barın son yapılan UKOME toplantılarını ve kendilerinin neden katılımcı olmadıklarını değerlendirdi. Belediye yetkililerinin gözünde kötü çocuk olduklarını belirten Barın, ‘konuyla ilgili belediyeye bir yazı yazdık, belediye yetkilileri de bize cevap yazdılar, şu şu madde gereği, biz yetkilileri dahi gerek gördüğümüzde çağırırız’ şeklinde bir yanıt aldık. Bu cevap aslında biz nasıl istersek öyle davranırız anlamına gelen bir cevaptı’ dedi.


‘Belediye sendikayı görmekten pek de memnuniyet duymuyor’

Yasal anlamda sendikanın oda ve derneğe göre yaptırım gücüne dikkat çeken Barın şu ifadelere yer verdi: ‘sektörü temsilen 3 kurum var, bir tanesi resmi oda, kanunen bu işi yapanların kayıtlı olmaları gereken kurum, 2. Dernek, 3. Sendika… Dernek isteğe bağlıdır, sendika da isteğe bağlıdır. Buradaki tek fark, resmi odanın herhangi bir yetkisinin olmamasıdır. Sivil toplum kuruluşu olarak AB’de dernekler önde gelmektedir. Şuan için Türkiye’de yetkileri yok… Türkiye’de yetkili kurum olarak sendikalar var. Belediye de bunu bildiği için sendikaları gördüğü zaman pek de memnun kalmıyor. Mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışıyorlar’ dedi.

Biz istersek sizi çağırırız, istemezsek çağırmayız

Konuyla ilgili belediye yetkililerine yazı yazdıklarını hatırlatan Barın, ‘bizim her şeyimiz belgelerle zaten… Yetkililere eğer ortaklaşa bir şeyler yapılacaksa ve beraber karar verilecekse bütün oyuncuların burada olması lazım. Sağlıklı kararlar verebilmemiz için bu masa başında hepimizin olması gerek dedik. Yazıyla onlar da sağ olsunlar biz gerekli gördüğümüz zaman sizi çağırırız dediler’ diyerek tepkisini dile getiren Barın, sözlerine şöyle devam etti: fakat UKOME toplantısındaki 20 kişiye baktığınızda çoğu ilgisiz, uzaktan yakından sektörle ilgisi olmayan kişilerin dahi orada olduğunu göreceksiniz. Bu işi yapan meslek odaları, meslek erbabının temsilcileri burada hem yok farz ediliyor hem de istersek çağırırız istemezsek çağırmayız diyorlar, kısaca yazımıza karşılık biz sizi tanımıyoruz diyorlar. İşin Türkçesi budur’ şeklinde yaşanan süreç hakkında bilgi verdi.

‘İnsanlar bize gönül bağı ile bağlılar’

İSDER Başkanı Murat Erdoğan ise, ‘dernekler şu anda Türkiye’de önemsiz gibi görünüyor ama tabanda odanın gerçekleştirmesi gereken birçok şeyi de dernekler gerçekleştiriyor. Bizim derneğimiz İSDER’de bu derneklerden bir tanesi… 2007 tarihinden bu yana yaptığımız tüm çıkışlarda gerek İTO grubunda firmalara vuruşumuzla, gerek esnaf odasının yanlışlıklarını dile getirerek, gerek belediye yetkililerine yazdığımız resmi yazılarla, basın beyanatlarıyla devamlı onların yapmadıkları işlerden bahsettik. Bundan bahsederken de üstü kapalı olarak, İstanbul trafiği diktatörlükle yönetilemez mesajı verdik. Bu sebeple biz ne dersek, onlar bizden hoşlanmadıkları için içlerine dahil etmek istemeyeceklerdir. İçlerine dahil etseler kötü mü olacak, hayır, belki biz onların bazı şeylerini yanlış biliyoruz, yanlış tanıyoruz. Belki de onlar bizi yanlış tanıyorlar. Belki ortak payda da çok güzel fikirler çıkacak. Çünkü biz bu işin içindeyiz. Bu işi yapan hostesinden tutun, şoföründen, okullarda okul aile birliği ve okullarla ilgili sıkıntıların tüm bilgilerine sahibiz ve bu bilgileri verecek kişileriz. Bir oda başkanı okul aile birliği veya bir okul yönetimi ile ilgili sıkıntıları bizim kadar net bilemez’ dedi.

İnsanların kendilerine gönül bağı ile bağlı olduklarını belirten Erdoğan, ‘diğer kurumlara resmi olarak bağlılar, dernek ve sendikaya gönül bağı ile bağlılar. Bunun sebebi de 2003 yılında yaptığımız eylemlerde, gösterilerde, toplu çıkışlarda, trafik aksatmalarda hep esnafın isteklerini yerine getirdik. Neden bunu yaptık, sesimizi duyurabilmek için yaptık’ ifadelerine yer verdi. 

‘Belediye diktatörlük yapıyor’

Murat Erdoğan sözlerine şu şekilde devam etti: ‘fakat oda tarafına baktığımızda yani İSAROD tarafına gaz almaktan başka bir şey yapmadılar. Kendilerine bir seçim ortamı yaratmışlar kafalarında o seçim ortamını yumuşatarak, tüm işleri son dakikaya bırakarak, oylarını almışlar. Dernek ve sendikada bu olmadığı için, koltuk sevdamızda yok, koltukta kalıp kalmamak da çok umurumuzda değil. Aksine biz kendi yerimizi verecek insan bulamıyoruz’ diyen Erdoğan, ‘7 yıldır her genel seçim de hadi diyoruz birisi çıksın, kimse çıkmıyor. Neden bu iş de zaman gidiyor, para gidiyor. Belediye ise, herkesin sesini duyuracağımızı bildiği için bizi çok da muhatap alıp ortaya çıkaracağımız herhangi bir meselenin üstüne gitmek istemiyor ki, 3 Haziran’da bu yaşandı. Bizim önlerine koyduğumuz raporlarda özellikle kilometre ve plaka tahdidi ile ilgili raporlarda plaka tahdidinde Hamza Öztürk’ün tavrından kaynaklı sıcak bakmadılar, gidin aranızda anlaşın bir rapor dahilinde bize gelin dediler. Bunu kaldırıp, bir kenara attılar. Dolayısıyla biz bu sektör için baktığımızda diyoruz ki, bu iş de başka bir iş var. Bu iş de kalkıp sektörü savunma olayına girmiyor belediye, diktatörlükle bizden olmayan şeyleri isteyip, önümüzdeki yerel ve genel seçimlerde oy uğruna insanları mutlu etmenin derdine girmiş. Tüm servisçi esnafını yok sayıyorlar ve buna da esnaf odası bir şekilde çanak tutuyor. Dolayısıyla bunun engellenmesi lazım’ şeklinde tepkisini dile getirdi.


‘Esnaf Odası, belediyeye karşı yapılan taarruzlara set oluyor’

Konuyla ilgili kendi yönetimleri ile de birçok şeyi paylaştıklarını belirten Murat Erdoğan, yönetimimizle birlikte meseleyi değerlendirdiğimizde ortak fikir şu oluyor, belediye bir şekilde odayı eline almış, özellikle esnaf odasını ve oda da belediyeye karşı yapılan taarruzlara set oluyor. Topladığı araçları trafiğe çıkartıp, trafiği yavaşlatamıyor. Herhangi bir şekilde belediyeye baskı unsuru oluşturabilecek eylem ve söylemler oluşturamıyor’ diyen Erdoğan eleştirilerine şu şekilde devam etti: ‘Oda yapacağız dediği eylemleri, Mayıs ayında Kazlıçeşme eylemine daha sonra Haziran ayındaki pikniğe erteledi. Haziran ayındaki piknikte herhangi bir açıklama yapılmadı, daha sonra Büyükşehir Belediyesi önünde başka servisçi arkadaşlar inisiyatif kullanıp, eylem yapmaya başlayınca odanın hiçbir şey yapmadığı ortaya çıktı. O da kendini zorunlu hissederek, biz de eylem yapalım dediler. 16 Ağustos’taki açıklamadan sonra okulların açılmasıyla birlikte kontak kapatmaktan bahsediyorlardı ki, 3.5 aylık bir tatil döneminden çıkan yorgun ve parasız esnaf, tam kayıt alırken kontak kapatmaktan bahsediliyor. Böyle bir şey mümkün değil. Oda da böyle bir eylemin gerçekleşemeyeceğinin farkında… Ne diyecek son dakikada, diyecek ki, kardeşim biz eylemi ertelemek zorundayız, okullar açılıyor. Millet mağdur olmasın, bu arada kendi seçim tarihleri yaklaşmış olacak, Kasım-Aralık’ta bir kez daha gaz alıp, daha sonra kendi seçim atmosferlerine girecekler’ diyerek oda yönetimini eleştirdi.

Servis esnafına mahalle baskısı

Murat Erdoğan ayrıca ‘çıkmışlar televizyona araç tanıtımı yapıyorlar. Ki, bir odanın en son görevi bu olmalı çünkü bu kadar haksızlığın olduğu bir sektörde kalkıp ben oda yönetimi veya oda başkanı olarak bir araç tanıtımı yapıyorsam, o araçta benim de payım var demektir. O aracı da televizyonda tanıtırken, bu sene velilerimize kameralı araçlarla hizmet vereceğiz, son sistem araçlarla hizmet vereceğiz deniliyor. Esnaf buna hazır mı, hayır! Bu durumda veliler ve okul aile birlikleri konuyu yanlış anlayıp, bu sene 2013-2014 yılında tüm araçların kameralı olacağını zannedip, bize dönüyorlar, böyle bir kanun çıkmış haberiniz var mı şeklinde? Bu ne yönetmelik olarak çıktı ne yönerge ne de kanun olarak çıktı… Ama kalkıp da bir firmanın gazı veya sponsorluğu ile bu açıklamayı yaparsan televizyonda, bu kadar servisçi 20-25 bin okul servisi yapan servisçiyi kamera takmak zorunda bırakırsın. Bu insanlar mahalle baskısına boyun eğmek zorunda kalırlar’ diyerek oda başkanına yönelik eleştirilerini sürdürdü.

‘Böyle bir yönetim, böyle bir başkan, böyle bir İSAROD olmaz olsun’

Odanın, şu anda asli görevinin Resmi Gazete’de 28730 sayılı ve 6 Ağustos 2013 tarihli yazı olduğunu hatırlatan Erdoğan, konuyla ilgili olarak sözlerine şöyle devam etti: ‘madde 3’ün D fıkrası 07.06. 2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşu kanunun 62. Madde çerçevesinde belirlenen fiyat tarifesine uymakla yükümlüdür. Bu ne demek? Tarifeyi esnaf odaları çıkartır demektir, tıpkı Ankara’da olduğu gibi… Yasanın Resmi Gazete’de çıkmış, yayınlanmış olduğuna vurgu yapan Erdoğan eleştirilerini sürdürdü: ‘bunlar da kalkıyorlar, 27 Ağustos’ta masaya oturuyorlar, bizim fiyatımız ne olacak diyorlar? Böyle bir yönetim, böyle bir başkan, böyle bir İSAROD olmaz olsun diyorum ben… Bu 3. davetim ve ben bir kez daha kendisini istifaya çağırıyorum. Lütfen artık davetimi kabul etsin ve istifa etsin!’ diyerek İSAROD Başkanını istifaya çağırdı.


45 yılın rekor ithalatına imza attılar

Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Abdurrahim Barın ise, şunları ifade etti: ‘Her şeyden önce niyet önemlidir. Niyetin ne olduğunun en basit göstergesi de sizin olaya yaklaşım biçiminizdir. Ortada bir kurum ve bir görev varsa hizmet alan insanlar varsa bu kuruma düşen bu paydaşları yan yana getirmek, konuyu ortaya koymak, fikirleri almak ve çözüme ulaşmaktır. İşin normali budur. Biz 3 Haziran’da da, 3 Hazirandan önce de sürekli vurguladığımız şuydu, gelin biz üzüm yiyelim, bağcıyı dövmeyelim… Yan yana gelelim, yetkililer ve bu işin paydaşları olarak aynı masada oturalım, ortak akılla hareket edelim. Amacımız İstanbullu velilerin, diğer Anadolu’daki gibi 27 ilde olduğu gibi hatta beldelerde olduğu gibi Bakanlar Kurulu yasasını uygulayalım, vatandaşları ucuz taşıtalım. Birinci amaç bu, İstanbul’daki 1.5 milyon velinin ucuz taşımadan faydalanabilmesi… İkinci amaç ise, bu yasanın uygulanması ile beraber 60 bin servisçinin birkaç firmaya yasasızlığından yararlanarak üzerilerinden haksız kazanç elde etmelerini önlemek ikinci sebep budur. Bir üçüncü sebep ve hepsinden önemlisi meselenin ekonomik yönü…

Bu yasanın olmamasından kaynaklanan İstanbul’daki ve Türkiye’deki son 45 yılın rekor araç ithalatı yapıldı. Almanya’da 2 firma işi o kadar ileri götürdüler ki, burada yıllık 2 milyar dolara ulaşan bu ithalat nedeniyle işletmeciler araçlarını 1 yaşa kadar indirdiler’ diyen Barın son dönemde artan ithalat rakamlarına dikkat çekti. Dengelerin önemli olduğuna vurgu yapan Barın, ‘nereye kadar israf nereye kadar ihtiyaç bunu iyi bilmek gerekir. Bizim burada ihtiyaç duyacağımız nokta ise bilimdir, bilimin dili tüm dünyada aynıdır. Burada adres neresidir, bilimsel verileri ortaya koyan araştırma kurumları. Burası da İstanbul Teknik Üniversitesi Otomotiv Araştırma Geliştirme Laboratuarı’dır. Biz gittik kendileri ile konuyu konuştuk. Onlar da konu ile ilgili raporlarını düzenlediler. Bu raporlar doğrultusunda dediler ki, bununla ilgili kıstas yaş değil, kilometredir. Bunun da sınırı 1 milyon kilometredir, emniyetli taşıma kilometresi olarak… Baz alınacak nokta budur dediler. Yani bizce buradaki iş artık taşımacılıktan çıkmış, birkaç firmanın Almanya’dan araba ithaline kadar uzamıştır. İş artık ticarete dönüşmüştür. Olay öyle bir boyuta kadar gelmiştir ki, 45 yılın rekor ithalatına imza attılar. Aslında tüm hikaye ekonomiktir. Ülkemizde ithalatının patladığı, zor günlerin yaşandığı şu günlerde böyle bir ithalatın devamının tek şartı, plaka tahdidi yasasının çıkmamasıdır. İşin püf noktası budur. Bunun içi araç lobileri hem yerel hem de merkezi yönetimlerle yakın temas içerisinde bulunmaktadırlar. Biz bunları bir av gibi avcı gibi 3 yıl boyunca izledik, takip ettik. Bu tarz faaliyetlerin maalesef organize hale dönüştüklerini hayretler içinde gördük. İş buradan İstanbul’dan başlayarak, Ankara’ya yani meclise kadar uzanan bu lobilerin etkilerini gördük. Buradaki ekonomik faaliyet, rantın paylaşılmasıdır. Hal böyle olunca İstanbul’daki yetkililer neden plaka tahdidine karşı olduklarını mantıklı bir şekilde izah edemiyorlar’ dedi.

‘Belediye, TBMM ve Bakanlar Kurulu’nun üstünde bir güç değil’

‘Dünyada hiç bir şey susarak veya sorulara cevap vermemekle çözümlenemez’ diyen Barın, özellikle de vatandaşa hizmet vermekle görevli yerel yönetimler üstelik de vatandaşa zarar verecek uygulamaları eğer savunuyorsa biz bunları masa başında böyle yaptık oldu mantığı ile hareket edemezler’ dedi. Büyükşehir Belediyesi’nin görevi çıkarılan yasayı uygulamak, vatandaşın lehine olan yasaları uygulamamak için mazeret uydurmak değildir. Ama siz ne yapıyorsunuz, Ankara’da Bakanlar Kurulu’ndan çıkan yasa üzerinde sanki meclisin üzerindeymiş gibi, TBMM’nin üzerinde bir makammış gibi hareket ediyorsunuz. Kanun Ankara’da çıkar, burada uygulanır. Siz, Bakanlar Kurulu’nun çıkarmış olduğu plaka tahdidi yasası doğru mudur, yanlış mıdır diye sorgulama lüksüne sahip değilsiniz. Bunu tartışmaya açmaya ne yetkiniz ne de hakkınız var. Bu tekerleği yeniden icat etmek gibi bir şey’ diyerek tepkisini dile getirdi.

‘İSAROD görevini yapsın’

Murat Erdoğan, son olarak şunları aktardı: ‘özellikle şunun altını da çizmek isterim. 06 Ağustos ayında Ulaştırma Bakanlığı’nca yayınlanan 28730 sayılı yönetmeğin 3. Maddenin d fıkrasında Esnaf Odaları’nın fiyat tarifelerini çıkaracağı belirtilmiş. Şu ana kadar görevini ihmal eden İSAROD’a sesleniyorum. UKOME’yi dikkate almayarak, Ulaşım Daire Başkanını dikkate almayarak, okul açılmadan evvel fiyat tarifesini çıkarmayarak suç işliyorsunuz. Acilen, İstanbul Ticaret Odası yetkilileri ile görüşerek, yeni fiyat tarifesini çıkartın ve yayınlayın. Bu sizin göreviniz, bunu Ulaştırma Bakanlığı emrediyor. Eğer ki bu emre uymuyorsanız, belediyenin ertelediği 10 Eylül’den medet bekliyorsanız, 09 Eylül’de açılacak ilköğretim ve anaokullarında çalışacak araçların olası bağlanma durumlarında veya 2 ay trafikten men edilme durumlarında tek sorumlu siz olacaksınız! Ben buradan haykırıyorum, herkes bunu duysun ve bilsin! İSAROD ve Ticaret Odası’nın burada görevi vardır.

Alev ARSLAN 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.