ORDUHAN: Ne Söylendiğinden Çok,Kimin Söylediğine Bakan Bir UKOME Yönetimi Var

ORDUHAN: Ne Söylendiğinden Çok,Kimin Söylediğine Bakan Bir UKOME Yönetimi Var

2013-2014 eğitim döneminde öğrenci taşımacılığında UKOME tarafından açıklanan servis ücretlerine yapılan yüzde 5 zamlar servisçileri isyan ettirdi.Bununla da kalmayan yeni düzenleme her yönden eleştiri alıyor.

Yeni düzenleme bireysel servisçilerin önünü açarken, okul aile birliklerini aradan çıkartıyor, firmaların önüne set çekiyor. Gerekli denetim ve kontrolden yoksun yeni düzenleme servisçileri, velileri, sektör kurumlarını karşı karşıya getiriyor.

İSTAB Başkanı Hakan Orduhan, yaşanan son gelişmeler karşısında oldukça tepkili, mücadelelerine hukuksal zeminde devam edeceklerini kaydeden Orduhan, UKOME yetkililerine seslenerek, ‘beni, okulu, yönetimleri, yasa ve yönetmelikleri yok sayamazsın, sen bu yapıların üstünde değilsin’ diyerek tepki gösterdi.

İSTAB, dava açıyor

UKOME’nin geçtiğimiz günlerde öğrenci servis ücretleri zammı başta olmak üzere bir dizi değişiklikle servis sektörünü tedirgin eden uygulamalarına karşılık yürütmeyi durdurmak için dava açmaya hazırlanan İSTAB avukatları dava dilekçesini mahkemeye sundular. Konuyla ilgili kararlı bir şekilde mücadelelerini sürdüreceklerini açıklayan Hakan Orduhan, ‘yargıdan ne çıkacağını kesin olarak kestiremiyoruz ancak yüzeysel bir değerlendirme yapacak olursak, olması gerekenin yargı yolunda gerçekleşeceğine inanıyoruz’ dedi.

Bu aşamaya nasıl geldik?

Yıllardır servis sektörü içinde yer alan ve birçok STK’da ve meslek örgütünde sektör sorunlarının çözümü konusunda aktif bir şekilde görev alan Hakan Orduhan, bu aşamaya nasıl gelindiğini şu cümlelerle özetliyor; ‘uygulamanın nereden çıktığı irdelendiğinde, Esnaf Odası plaka tahdidi için eylem yapıyor. Belediye ekipleri son dönemde artan bu eylemlerden sıkılıyor ve ‘bunlar ne istiyor, susturun şunları…’ diyor. Eylemcilere soruyorlar, onlar da ‘servis firmalarından, okul aile birliklerinden şikayetçiyiz ve plaka tahdidi istiyoruz’ diyorlar. Peki, size plaka tahdidi vermesek, bununla ilgili beklentilerinizi başka bir formülle gerçekleştirsek, siz plaka tahdidinden vazgeçer misiniz, diye soruyorlar. Onlar da ‘geçeriz, şimdilik’ diye yanıt veriyorlar ve belediye, uygulamanın ilk adımını atıyor.’


Serbest piyasa algısı cinayetleri de serbestleştirmesin

Yeni uygulamanın birçok sıkıntıyı da içinde barındığından bahseden Orduhan, UKOME’nin gündeme getirdiği uygulamanın aslında yeni olmadığının altını çizdi. Orduhan, verdiği bir örnekle durumun geçtiğimiz yıllarda yarattığı vahim sonuçları gözler önüne serdi. ‘Erenköy İlköğretim Okulu’nda bundan 12 sene önce tam da böyle bir yöntem ve metot uygulanırken, servisçiler okulun içinde birbirlerini vurdular. Çocukların önünde böyle bir olay yaşandı. Yaşanan olayın akılda kalan bir örnek olduğunu belirten Orduhan, bir de akılda kalmayan benzer binlerce örnek olduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: ‘geçmiş yıllarda buna benzer bir dünya servisçi tartışması yaşandı. Çünkü bu konuda bir tepe otorite, bir disiplin olmazsa aşağıda böyle serbest piyasa algısına olay bırakılırsa her şey de böyle serbest olur’ diyerek tepkisini dile getirdi.

UKOME, Amerika’yı yeniden keşfediyor

Hakan Orduhan konu ile ilgili eleştirilerini sürdürdü. UKOME’nin yeni uygulama sayesinde veli öğrencisini istediğine taşıtsın düşüncesi hakim diyen Orduhan, Okul Servis Hizmetleri Yönetmeliği’nde yer alan 7. Madde’ye atıfta bulunarak, velilerin, istemeleri halinde bir okul servis işletmecisiyle de anlaşıp, öğrencisini taşıtabildiklerini aktardı. Orduhan, 7. Maddeye dayanarak, ‘sen yeni bir şey mi yarattın, yeni bir şey mi var? diyerek tepki gösterdi. Bu konuda yıllarca yaşanan sıkıntılara karşılık, bakanlığın üretmiş olduğu çözümlere dikkat çeken Orduhan UKOME yetkililerine seslenerek, ‘çözüm, hizmet yönetmeliğinde yazıyor, okul aile birliği yönetmeliğinde yazıyor, bunların kontrolünde ve denetiminde veliler adına taşımacıyı seçecek ve en ideal taşımacıyla pazarlık edecek bir komisyonu ortadan kaldırarak, çözüm arıyorsun’ dedi.

Pazar usulü öğrenci taşımacılığı yapacağız, ‘gel veli gel’

Orduhan, ‘devletin koyduğu kuralları, yarı devletim diye geçinen bir kurum ben tanımam diyor’ şeklinde değerlendirerek, konuyla ilgili kritik bazı soruların acilen cevap beklediğini belirtti. Bu soruları şöyle sıraladı: ‘Bir okul servis taşımacılığı işini bir firma nasıl alacak? Şahıslar nasıl alacak?’ Yaşanacak tabloyu şu cümlelerle özetledi, ‘okulun önüne gideceğiz, kümeleneceğiz, pankart açacağız, tabela açacağız, gel veli gel diyeceğiz, Pazar usulü yani… Ya biz nerede yaşıyoruz? Hangi dünyada yaşıyoruz’ diyerek tepki gösterdi.

‘Böyle bir sistem olur mu?’

Böyle bir metodoloji ile servisçiler velilerle anlaşsa bile yine ortada çözüm bekleyecek olan bir çok sorunun varlığına dikkat çeken Orduhan, ‘bireysel taşımacılık etkin olarak hayata geçirilse bile, araban yolda arıza yaptı, veli olarak ne yapacaksın? Kimi arayacaksın? Allah korusun, şoför rahatsızlandı ve öldü… Ne yapacaksın? Arabalar taksitli ve haciz geldi, banka arabasına el koydu. Ne yapacaksınız? Böyle bir metot, böyle bir sistem olur mu?’ dedi.

‘Sen, tüm yapıların üstünde değilsin!’

Firmaların çok para kazandıkları yönündeki eleştirilere de cevap veren Orduhan sözlerini şöyle sürdürdü: ‘firmalar çok para kazanmıyor, firmaların yaptıkları bazı harcamalar var. Burada servis ücreti üzerinden belki servisçi esnafına ulaşıncaya kadar olan aradaki kesintilerde bir takım iyileştirmeler yapmak lazım. Bizim de firmalar olarak rahatsız olduğumuz şeyler var. Fakat metodoloji, sen çık aradan, o çıksın aradan, ikisi baş başa kalsınlar ve ne halleri varsa görsünler, şeklinde olmaz. Çözüm bu değil, olmamalı’ dedi. Orduhan, belediye yetkililerine ‘kurum olarak, beni yok sayamazsın, okulu yok sayamazsın, yönetimleri yok sayamazsın, yasa ve yönetmelikleri yok sayamazsın, sen tüm bu yapıların üstünde değilsin’ diyerek uygulamayı sert bir biçimde eleştirdi.


‘Bireyselcinin gözü, yüzdesel farkta’

UKOME yetkililerin tavrının nedeni ise Orduhan şu şekilde yorumladı: ‘bence belediyede bulunan bir bireyin bu konu ile ilgili sanki takıntısı, saplantısı var. Çünkü mütemadiyen her UKOME toplantısında veya her konuşmada aynı konu gündeme geliyor. Servis firmaları çok para kesiyor. Okullar, firmalardan ve şahıslardan çok para alıyor. Servisçi esnafı geçinemiyor. Şimdi servisçi esnafının geçinemediği dediği değere de baktığımızda ortaya şöyle bir değer çıkıyor. En kısa mesafe 140 lira diyelim ki, servis firması 1 saatte taşımayı taahhüt ediyor. Özel servis rehberi koyuyor. Gezileri ücretsiz yaparak bir takım farklar yaratıyor. Tüm bunları 1 yaşındaki araba ile yapıyor. Bu farkın karşısında velinin ödemeyi taahhüt ettiği UKOME’nin belirlediği fiyattan küçük yüzdesel bir fark alıyor, tüm bu hizmetler için… Bu tarife ile de ilişkilendirmiyor. Bu UKOME kararında da var. Şimdi bireysel taşımacının gözü, orada… Diyor ki, benim arabamdan her çocuktan 160 lira alınıyor, bana 140 lira veriliyor. Hangi kilometre içinde dolaşıyorsun, 1-3 kilometrede, zaten onun UKOME fiyatı o değil mi? Sana ne o artı alınan paradan’ şeklinde görüşlerini dile getirdi.

Orduhan, yeni dönem için oldukça kaygılı

Servisçi esnafının, kendilerinin verdiği o ayrıcalığı o farkı, yüz binlerce liralık teminatı, bütçe ayrılarak konulan ambulansı, yedek araçları, aksama anında öngörülen tüm organizasyonu, çalışan personeli ve bu iş için tahsis edilen tüm sistemi yok sayarak, gelir almak istediklerini kaydeden Orduhan, ‘bu geliri bir hak olarak, bir kazanç olarak görüyorlar. Aslında çelişki biraz da buradan doğuyor. Hal böyle olunca bir kaosa doğru sürükleniyoruz’ dedi. ‘2013-2014 eğitim öğretim döneminde bir şey olmaz, herkes öğrencisini aldı, tahsilatını yapıyor’ diyen Orduhan yeni sezon için oldukça kaygılı olduğunu dile getirdi. Bir sonra ki sezon için ciddi çatışma ortamına ve sektörü bekleyen sıkıntılara dikkat çekti.

Kim kontrol edecek, kim denetleyecek?

Servis firmalarının kaçınılmaz olarak var olduklarını ve olacaklarını savunan Orduhan, servis firmalarının kendiliğinden ortaya çıkmadıklarını ve bir ihtiyacın sonunda var olduklarının altını çizdi. Velinin ihtiyaçlarını karşılayacak hizmeti bireysel taşımacı veremediği için servis firmalarının doğduğunu hatırlatan Orduhan, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘fakat şu da bir gerçek ki, servis firmalarının da disipline edilmesi gerekiyor. Tedarikçisine parasını zamanında ödemesi gerek, kesintilerle ilgili vicdanlı ve hakkaniyetli olması gerek, bunlarla ilgili de düzenlemeler yapılmalı. Yani bir servis firması oluşturabilmek için de bazı kriterler olmalı ve bu kriterlere sahip olanlara bu yetki verilmelidir. Gel, servisçi ol, gel okulun önüne de kayıt yap. Sen hırlı mısın, hırsız mısın, alkolik misin, sabıkan var mı? Ne bileyim uyuşturucu kullanıyor musun? Başka amaçlarla mı bu işi yapıyorsun? Veli olarak ben nereden bileceğim? Kim bunu kontrol edecek, kim denetleyecek? Yani böyle bir düzenin önü bilerek ve isteyerek açılmaz, böyle bir düzen olmaz’ dedi.

UKOME’den çıldırtan cevap: ‘O bakanlığın görüşü’

Hakan Orduhan’ın UKOME’ye yönelik eleştirileri bunlarla da sınırlı kalmadı. ‘Yönetmeliğin çıktığını ve araç öz malının 5/1’den 3/1’ oranına indirildiğini kaydeden Orduhan, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: ‘Belediyemizin iddiasına göre bir aracın aynı okulda saati uysa bile, diğer okulda aynı aracı öz mal olarak gösterilmiyor ve kullanamıyorsun. Neden? Araç al diyorsun, yatırım yap diyorsun. Peki, saati uyması şartıyla aracımı efektif kullanma hakkımı neden elimden alıyorsun?’ diyerek tepkisini dile getiren Orduhan, sorusunun cevabını yine kendisi verdi. Firma olmamızı istemiyorlar’ diyerek sözlerine şöyle devam etti: ‘Firma olarak senin koşullarını iyice zorlaştırayım ki, bu işi yapma!’ Öz mal konusu ile ilgili Ulaştırma Bakanlığı’nın yazısına dikkat çeken ve UKOME yönetimini merkezi kararlara uymamakla suçlayan Orduhan,’ konuyu bakanlığa taşıdığımızda bize şu yanıtı verdiler,- teknik olarak yasa çıktığı andan itibaren sonra ki sözleşmeleri kapsar. Ancak bir sonra ki sene sözleşmeler 3/1 oranında değerlendirilir. Ayrıca saati uyması ve hizmeti aksatmaması koşulu ile bir aracı birden fazla okulda öz mal statüsünde gösterilmesinde hiçbir sakınca yoktur. - Böyle de bir yazı var, aldık getirdik, buyurun dedik… UKOME’deki yetkililerinin, ‘o bakanlığın görüşü’ dediklerini aktaran Orduhan, ‘yönetmelik bakanlığın yönetmeliği, adamın yönetmeliğine bakıyorsun da benim yönetmeliğimi uygulayacaksın dediği şeye neden bakmıyorsun? Böyle bir şey olamaz’ diyerek tepki gösterdi.


‘UKOME önce İstanbul trafiğini halletsin, sonra servis işine müdahil olsun’

Uygulama olası bir tekelleşmenin ayak sesleri olarak yorumlanabilir mi diye soru yönelttiğimiz Hakan Orduhan şu şekilde cevap verdi. .Herkes bunu dile getirirse böyle bir şey olur… Son dönem de konuyla ilgili olarak özellikle belediyenin ‘aslında bu iş benim işim, bak, ben sana yaptırıyorum’ demesini de manidar bulduğunu aktaran Orduhan, ‘belediye bu işi nasıl yapacak? Belediye önce İstanbul halkının ihtiyacı olan İETT, metro, diğer raylı sistemler, füniküler sistemler, hatlı minibüs, hatsız minibüs, taksiler gibi ulaşım araçlarını, dünyanın her yerinde her kentinde olan temel ulaşım araçlarını bir halletsin, onları bir disipline etsin… Ondan sonra boş zamanı kalıyorsa, buyursun gelsin, okul servis işine müdahil olsun!’ dedi.

Yol belgeleri verilecek ya sonra…

Yol belgeleri ile ilgili sorumuzu ise Orduhan, şu şekilde yorumladı: ‘yol belgelerini bugüne kadar bekletmelerinin sebebini şimdi daha iyi anlıyoruz. Okul servis yönergelerinde yaptıkları bu değişiklikten dolayı istedikleri yol belgelerinin muhteviyatı değişti. Eskiden okulla yapılan sözleşmeyi istiyorlardı. Onu istememek için birebir velilerle yapılan sözleşmeleri istemek için bu kararın çıkmasını beklediler. Şimdi yol belgelerini vermeye başlayacaklar. Onu da şöyle verecekler, şahıs gidecek 3 tane veli ile sözleşme yapacak. O yaptıkları sözleşmeye itibar edecekler. Buyur, yol belgesi diyecekler. O okulun aracı mıdır? O öğrenci o serviste midir? Veliler doğru veli midir? diye sormadan, bakmadan yapacaklar bunu da’ dedi.

Ne söylendiğinden çok, kimin söylediğine bakan bir UKOME yönetimi

Ankara’dan alınan merkezi kararların neden İstanbul’a gelince bürokrasi duvarına çarptığını sorduğumuzda ise Orduhan, şu yanıtı verdi. Bu sorunun cevabı için UKOME’nin ortaya çıkışına ve üyelerine bir bakmak gerek, sonra da UKOME’yi kimin yönettiğine bakmak gerek’ dedi. Orduhan, üyelerinin büyük bir çoğunluğunun belediye temsilcileri ve görevlilerinden oluştuğu ve başkanlığını da belediyenin yaptığı bir kurumda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin görüşünün ön plana çıkmasını normal olarak değerlenirdi. Sektörün doğrusu, İstanbul’un gerçeği, toplum beklentisinin değil, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin belirleyici olduğunua vurgu yaptı. Alınan kararlarda cılız da olsa şerhlerin bulunduğunu hatırlatan Orduhan, ‘bir kişi neyi, ne kadar değiştirebilir. Şerh sahibi kurumların Karayolları Müdürlüğü, Emniyet Müdürlüğü gibi kurumlar olduğunu belirterek, ‘belediyenin kendi departmanları yani İDO’sunun, İETT’sinin alınan kararların hiç birinde bugüne kadar herhangi bir şerhi yok. Neden yok çünkü ne söylendiğine bakmıyorlar, kimin söylediğine bakıyorlar! Belediye söylüyorsa tamamdır, belki adam doğru bir şey söylüyor veya yanlış bir şey söylüyor belki… Yani senin İETT, İDO olarak, şehir hatları olarak uygulamalarına ters bir şey belki neden orada hayır, diyemiyorsun. Çünkü yönetim orada belediye de ve o departmanların hepsi belediyeye bağlı, dolayısıyla böyle bir kurumdan İstanbul için, Ulaştırma için ben çok sağlıklı kararlar çıkacağına inanmıyorum’ dedi. Alev ARSLAN 18.09.2013/11:16

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum