Orduhan Sert Konuştu: YUMRUK SIKAN ELLE TOKALAŞILMIYOR!

Orduhan Sert Konuştu: YUMRUK SIKAN ELLE TOKALAŞILMIYOR!

İSTAB Başkanı Hakan Orduhan İTO toplantılarından sonra yaşanan gelişmeleri, plaka tahdidi ve seçim sürecini yorumladı. Ulaşım Daire Başkanı Yakup Demirhan’ın sözlerini değerlendirdi.

İstanbul UKOME’nin öğrenci servis taşımacılığında getirdiği yeni düzenlemelere ilk tepki veren kurumlardan biri olan İSTAB süreci mahkemeye taşıyarak, hak arama mücadelesi başlatmıştı. Dava süreci hakkında bilgi aldığımız Hakan Orduhan sürecin devam ettiğini, yargıya intikal etmiş bir dava konusunda olumlu veya olumsuz yorum yapmanın doğru olmayacağını söyleyerek, dava sonucunu hep beraber heyecanla beklediklerini belirtti.

‘Her zaman zeytin dalı uzatmaya hazırım’

Konuyla ilgili Ulaşım Daire Başkanı Yakup Demirhan’ın ‘demokratik alanda isteyen mahkemeye gider, isteyen sokağa çıkıp eylem yapar, mevzuat bellidir, tavrımız nettir’ sözlerini hatırlattığımız Orduhan, ‘bu tavırla ilgili hassasiyetim zaten herkes tarafından bilinen bir durum. Ben yumruk sıkan bir elle tokalaşamam. Bu sektörün başkanı olarak, sektörüm adına her zaman zeytin dalı uzatmaya hazırım. Bu sektörde olduğum müddetçe bunu hep yaptım ve hep yapacağım. Ama yine söylüyorum; yumruk sıkan bir elle de tokalaşılmıyor’ diyerek, konu ile ilgili hassasiyetini dile getirdi.

‘Her şey allak bullak oldu’

Orduhan gerilim yerine çözüm yolu olarak şunları kaydetti; ‘tokalaşabilmek için tarafların her ikisinin de elini açıp, uzatması gerekiyor. Biz elimizi uzatıyoruz. Ben neden belediyemle davalaşayım ki? Bir de ne için dava açıyorum, ‘bir sistem taşımacılar üzerine kurulamaz’ ama taşımacıların doğru çalışması, hak ve hukukunun doğru gözetilmesi söz konusu olunca taşınanın da huzuru, sağlıklı ve güvenli taşınabilmesi söz konusu olacaktır’ dedi. İzledikleri yolun, nihai sonuca etkisi olduğunu savunan Orduhan ‘Çünkü gerçekten bu işi yapan kim, nasıl yapıyor ve hangi koşulda yapıyor diye bir çıta kalmadı. Her şey allak bullak oldu’ diyerek tepki gösterdi. ‘Taşımacılar üzerine sistem kurulamaz’ diyen Demirhan’ın sözlerini eleştiren Orduhan; ‘Taşımacı üzerine koyma kuralı, taşınan üzerinden yola çık ve koy, taraflardan birini üstün tutup, diğerini mağdur etme’ diyerek tepki gösterdi.


‘İleri ki yıllarda çok daha büyük sıkıntılar yaşanacak’

UKOME’nin bu çok tartışılan kararları uygulamaya girdikten sonra şimdilik kendilerine yansıyan bir olumsuzluk olmadığını belirten Orduhan, UKOME ‘nin bu kararları Eylül ayında aldığını hatırlatarak; ‘Dolayısıyla okulların düzenleri Haziran’da kurulmuş, okullarda çalışacak insanlar, çalışma şekli, listeler…vb alınmış, paylaşılmış ve her şey bitmişti. Eylül’de karar çıktıktan sonra tartışılacak çok fazla bir şey yoktu. Bütün pandomin önümüzdeki yıl açılacak ve gelecek dönemlerde bir takım sıkıntılar olacak. Fakat daha sonraki yıllarda daha da büyük sıkıntılar olacak’ dedi.

‘Tartışmalar rahatsız edici boyuta ulaşacak’

Bunun sebebini ise Orduhan şu ifadelerle açıkladı; ‘Çünkü tedarikçi, esnaf veya firma bir okulun önüne gittiğinde herhangi bir engelle karşılaşmadığını görünce bu çığ gibi büyüyecek. Bugün 1-2 tane münferit olay olacak belki ama sonra ki günlerde bu çok daha büyüyecek. Çünkü bu işin önünün ne kadar çok açıldığını henüz sahadaki adam anlamadı. Birkaç adamın veya arabanın kendi elindeki işi almaya çalıştığında durumun ciddiyetini kavrayacak. O da başka bir okula gitmeye çalışacak veya kendi okuluna gelenlerle bir savaş ortamına girecek. Okula sokmamaya çalışacak. Bu tartışmalar zaman içinde büyüyerek inanılmaz rahatsız edecek boyutlara ulaşacak. Geçtiğimiz yıllarda bu böyle oldu’ diyerek yaşanması muhtemel olaylara dikkat çekti.

‘Sistemin tasfiyesi yerine yanlışlar düzeltilebilirdi’

Gün geçtikçe insanların birbiriyle kıyasıyla bir ekmek yarışına girdiklerini belirten Orduhan; ‘ bu konuda bileği yetene sen git, orada dur, sana kimse karışmayacak diyorsunuz. Orada gidip neyle duracak, hangi kurumsal kimliği ile duracak? Veli gelince tek tek araba araba dolaşacak, sen kaça taşırsın, senin nelerin var? Veli nereden bilecek neyin ne olduğunu? Velinin böyle bir seçme ve değerlendirme yetkinliği yok. Evet, paranın ne kadar olduğu veli için önemli ve bunu ödeme yetkinliği var. Ama aracın donanımı, şoförün mesleki başarısının ne olduğuna dair velinin elinde somut tahlil edebileceği bir kıymet yok. Neye göre kıymet edecek? Okul aile birlikleri, vakıflar, okul yöneticileri, sahipleri işi vermeden önce bunu masaya yatırarak, karşılaştırma kriterleri ve referans noktaları ile firmalara ya da şahıslara veriyorlardı. Bu işi profesyonelce yapıyorlardı. Yanlışları var mıydı, vardı. Biz o yanlışları düzeltmeye çalışmalıyız. Oturmuş, düzenlenmiş fakat bir takım eksiklerden veya boşluklardan kaynaklı bir sistemi komple tasfiye edip, başka bir sisteme geçmektense yürümeyen yanları düzeltmiş olsaydık bana göre çok daha iyi bir iş yapmış olurduk’ diyerek düşüncelerini dile getirdi.


‘Bu işi tasarlayan insanlarda kurumsal hafıza yok’

Servis sektöründe yolunda gitmeyen her şeyin, bu sektörün bir temsilcisi olarak kendisini yaralayacağını belirten Orduhan, ‘Diliyorum ve umuyorum ki servis sektöründe kimsenin burnu kanamaz ve dedikleri gibi her şey yolunda gider. Bu sorun kendi içinde, servisçinin müşfik ve olumlu yaklaşımı ile halledilir. Ama paranın olduğu, rantın olduğu bir değerden bahsediyoruz. Bunun da maalesef nasıl olacağına dair soru işaretlerimiz var. Bence bu işi tasarlayan insanlarda kurumsal hafıza yok’ dedi.

‘Biz bireysel ve lokal anlamda çalışıyoruz’

Son dönemlerde servis sektöründe konuşulan bir konu olarak, belediye servis işine el mi atıyor sorusunu ise Orduhan şöyle cevapladı; ’Benim sistemi kendileri yapacaklar, bu yüzden problem çıkartıyorlar. Bir müddet sonra bu işe kendileri soyunacaklar şeklinde bir algım yok. Zaten bu işi yapabilecek olsalar, şuan İETT, Halk Otobüsleri gibi daha yaygın ulaşım araçları ile taşıma işine soyunma hakları ve yetkileri var. Ama bunu yapamıyorlar’ dedi. Servis sektörünün diğer taşıma şekillerinden farklı olduğunu belirten Orduhan, ‘Biz daha bireysel ve lokal anlamda hizmet veriyoruz. Butik hizmet veriyoruz. Mahalle arasından okul servis taşımacılığına uzanan bir yelpazede hizmet veriyoruz. Belediyenin böyle bir sistemi kurması ve işletmesi çok efektif ve çok mantıklı değil’ dedi.

‘Servis sistemi, İstanbul gibi bir metropole yakışmıyor’

Fakat şu gerçeği de kabul etmek gerekir diyen Orduhan, sözlerini şöyle sürdürdü; Servis sistemi, İstanbul gibi bir metropole yakışmıyor. Bu sektör zafiyetin yarattığı bir sektördür. Servis sistemi, belediyenin ulaştıramadığı, yapamadığı, veremediği bir hizmetin sektör içinde kendi kendine model bulması ve bu sorunu çözmeye çalıştığı bir sektördür. İleri ki yıllara baktığımızda bir İstanbullu olarak servis sisteminin azalması gerektiğini, metro-metrobüs gibi ana hatlara dikey taşımalar yapan, bir ulaşım alternatifi olması gerektiğini düşünüyorum. Bunu da doğru buluyorum çünkü İstanbul oraya doğru gidiyor’ dedi.

‘İstanbul’da servisler ciddi şekilde azalacak’

‘İstanbul’da ulaşım çözümleri arasında bunu göze almamız gerekir’ diyen Orduhan, okul servislerinin azalacağını, bölgesel olarak özel okullar ile Anadolu liselerinde servislerin devam edeceğini, üniversitede servislerin shuttle olarak çalışacağını öngördü. Önümüzdeki 10 veya 20 yıllık nihai süreçlerde servislerin ciddi şekilde azalacağını, kısmen tasfiyeye doğru gideceğini ve bu işi yalnızca butik firmaların yapabileceği bir ulaşım şekline döneceğini söyledi.


‘İstanbul raylı sistemlerle taşınacak’

Orduhan konuyla ilgili sözlerini şöyle sürdürdü; ‘Personellerin işe gidiş gelişleri metro ve raylı sistemlerle olacak, indikleri ana bloktan iş merkezlerine gidiş dönüşler shuttler şeklinde yapılacak. Belki o düzenlenecek shuttlerde servis sektörü olarak hizmet verebilecek duruma geleceğiz. Sektörde bu anlamda bir daralmaya gideceğiz. Sektör ortadan kalkmayacak ama şekil ve tarz değiştirip devam edecek.’

Orduhan, firmalar denetlenmiyor sözüne tepki gösterdi

Belediye yetkililerinin ‘firmalar yeteri kadar denetlenmiyor’ söylemini hatırlattığımız Orduhan, yapılan bu eleştiriye sert bir şekilde yanıt verdi. ‘Denetleniyoruz, çok sıkı bir şekilde denetleniyoruz hem de... Bir defa hizmeti alan kişi tarafından çok yoğun bir denetime tabi tutuluyoruz. Herhangi bir şikâyet tarafımıza ulaştırıldığında derhal gerekli düzenlemeler yapılır. İlla ki bir şikâyet doğrultusunda değil, kendi iç mekanizmalarımızla da sürekli denetim altındayız. Kim diyor denetlenmiyor diye… Firma bizi denetliyor, biz tedarikçiyi denetliyoruz, eğer ki halkalardan biri zayıfsa çalıştığımız şirket bizi anında değiştiriyor. Kim zayıfsa birbirinin üst makamı derhal onu değiştiriyor. Onun için denetim konusunda belediyenin yapacağı denetimi de firma yapıyor. Çalıştığımız kurumlar bizden belediyenin istediği belgeleri istiyor. Getir, bakacağım ve göreceğim diyor. Birçok büyük firma denetliyor, sizce denetlemez mi? Aksayan hizmetin nedenini sormaz mı? Personelini taşıtıyor, para veriyor size… Mümkün mü aynı araç 3 gün boyunca geç kalsın, çok sıkı denetliyor hem de…’ diyerek tepkisini dile getirdi.

‘Güzergah kullanım belgesinde revizyona gidilmeli’

Yol Belgeleri ve belediyenin yeni sisteme koyduğu elektronik sistemi de değerlendiren Orduhan, sistemin çok sık arıza verdiğini belirtti. Sisteme çok kısa sürede çok fazla belginin yığıldığını ve belediyenin kontrol noktasında zayıf kaldığını kaydeden Orduhan, ‘8-10 bin belge yığıldı ve o 10 bin belgeyi kontrol etmeleri gerekiyor. Bence belge konusunda revizyona gitmeliler. Güzergah kullanım belgesi yıllık olarak verilmeli. Hatta bu belge güzergah kullanım belgesi olarak değil, servis çalışma belgesi olarak adı değiştirilerek verilmeli’ dedi.

‘Bize hatırlatmak bile yakışmaz, bırak mahkemeye vermeyi…’

Mahkeme sürecinden sonra belediye ile olan ilişkilerinin ne düzeyde olduğunu sorduğumuz Orduhan; ‘Şuana kadar bu konuyu hiç konuşmadık. Konuyla ilgili olarak her iki tarafta mahkeme sonucunu bekliyor. Biz bu konuda mağdur olduğumuz için biraz daha mağrur bir duruş sergiliyoruz’ diyerek, belediyeye yüklendi; ‘Sen belediyesin, sen ağabeysin, sektörün ihtiyacına göre model ve çözüm üretmek sana yakışır. Bize hatırlatmak bile yakışmaz, bırak mahkemeye vermeyi… Sana bunu dinlemek ve buna uygun hareket etmek yaraşır’ dedi.


İTO Başkanına da plaka tahdidinde olumsuz sinyali verildi

İTO’da gerçekleşen 22. Zümre toplantısı ve İTO Başkanı Çağlar’ın konuyla ilgili çalışmaları hakkında da bilgi veren Orduhan şunları kaydetti; İTO Başkanı zümreden çıkan sonuca birebir sahip çıkar ve çıkıyor da… Plaka tahdidi konusunda olan beklentimize dair plaka tahdidinin olup olmayacağına dair o da bizler gibi ilgilisi ile görüşerek, bu konudaki nabzın ne olduğunu almaya çalıştı. İTO Başkanımız da plaka tahdidi ile ilgili nabzın olumsuz olduğunu öğrendi. Bu konu ile ilgili başka bir düzenleme olup olmadığını, başka bir düzenleme yoksa bunun bir ihtiyaç olduğunu belirtti. Bunun dışında sektördeki diğer konularla ilgili biz bir hazırlık yapıp önlerine koyabileceğimiz bir rapor çıkarmalıyız. Bunun da hazırlığı zaten sürüyor’ şeklinde bilgi verdi.

Plaka tahdidi istemimde ‘samimiyim’

İTO Zümre toplantısında plaka tahdidi istediklerini açıklayan Orduhan, bu söyleminde çok ‘samimi’ olduğunu belirtti. Orduhan; ‘Bazı arkadaşların açıklamamı samimi bulmadıkları yönünde yaptıkları açıklamaları ise ben, başka amaçlar güdülerek söylenmiş, talihsiz sözler olarak değerlendiriyorum’ diyerek bu söylemlere karşı tepkisini dile getirdi. Konu ile ilgili oldukça olumlu geri dönüşler aldığını belirten Orduhan; ‘özellikle esnaf arkadaşlar bize böyle anlatılmamıştı, bize böyle denmiyordu. Sizin ağzınızdan bizzat bunu duyduğumuza çok sevindik dediler.

‘Plaka tahdidinde seçim süreci belirleyici olacak’

Plaka tahdidi konusunda Orduhan, henüz umudunu kaybetmediğini belirterek, yakın zaman da gerçekleşecek seçim sürecine dikkat çekti; ‘ülke bir seçim atmosferine girdi, İstanbul’un seçim süreci bu sene biraz çekişmeli geçecek gibi duruyor. Dolayısıyla adayların plaka tahdidi konusu başlığı altında seçmeni yanına alması ve buna prim vermesi gibi bir durum olabilir’ şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

‘Plaka tahdidi vaadi 100.000 oy eder’

Seçim sürecinde servis sektörünün gerçekten matematiksel olarak adayların oylarını etkileyebilecek kadar büyük bir potansiyele sahip olup olmadığını sorduğumuz Orduhan, ‘seçimlerin bazen bir oyla kaybedildiği veya kazanıldığı düşünüldüğünde elbette belirleyici olacaktır. Bu oyların 200.000 olmasa bile plaka vaadinin 100.000 oy edeceğini düşünüyorum. Bunun bu seçim sürecinde kullanılacak bir argüman olduğunu da düşünüyorum. Birileri bunu seçim sürecinde kullanacaktır. Birileri de bunun karşılığında bir anti tez sunacaktır. Seçim süreci düşündüğüm gibi cereyan ederse tahdit konusunda olumlu gelişmeler olabilir. Seçim sürecinin plaka tahdidi konusunu beslediğini ve daha da besleyeceğini hatta koşulları bir anda değiştireceğine inanıyorum’ dedi.


‘Plaka tahdidi bir kaos yaratmamalı’

Plaka tahdidi gibi bir ciddi bir konunun seçim süreci gibi süreçlerde malzeme yapılması veya kurban edilmesinin ne kadar doğrudur sorumuzu ise Orduhan şu şekilde cevapladı; İstanbul gerçeğinden bakacaksak tabii ki kurban etmeyelim, esnaf gerçeğinden bakacaksak, sonuç önemli… Ama seçime kurban edilsin ama bir şeye malzeme yapılsın, plaka tahdidi çıksın da… Neye rağmen yapılırsa yapılsın, burada hangi cepheden bakıp, konuyu yorumladığınız önemli…’ dedi. Orduhan, kendi tezini şu şekilde açıkladı; eğer bir plaka tahdidi yapılacaksa, İstanbul’un koşullarında gerçekten bir kaosa yol açacak, bir rant sistemine yol açacak, plaka tahdidi oluyor deyip araba alıp düzenin bozulduğu bir oluşuma yol açacak bir durum yaratılmamalı. Kesinlikle alınıp satılmalı çünkü burada taşımacı önemli en nihayetinde, bu işten emekli olacak insanın iyi bir emekli maaşı, ikramiyesi olmalı. Çünkü bu konuda servis sektörü çok insan yedi. Çok insanı harcadı. En azından mevcut sektör içinde bulunan kişiler harcanmadan bu iş halledilsin. Onun için bazı illerde olduğu gibi yapılmalı ama uygulama noktasında böyle bir kaosa da izin verilmemeli. İhtiyaç halinde sisteme plaka verilmeli, bu paralelde ihtiyaç giderilmeli. Sistem kilitlenmemeli ama kime verildiği bilinmeli. Hata yapan sistemden atılabilmeli, çıkarılabilmeli. Yani plakadan men hakkı olmalı’ dedi.

Orduhan, KUGM’ne teşekkürlerini iletti

İSTAB Başkanı Orduhan, son olarak Ulaştırma Bakanlığı’nın 8+1 düzenleme ile ilgili göstermiş oldukları hassasiyete ve yaklaşıma karşılık teşekkürlerini iletti. Orduhan sözlerine şöyle devam etti; ‘Sizin vesilenizle konu ile ilgili verdiğim bir demeçte yetkilileri eleştirmiştim. Değerli yetkililerimiz yeni bir düzenleme yaptılar. Bu düzenleme şuan ki hali ile bir çözüm oldu, kendilerine göstermiş oldukları yapıcı yaklaşımdan kaynaklı tekrar teşekkür ediyorum. Bunu da özellikle yine sizin vesilenizle kendilerine iletmek istiyorum. Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğü (KUGM)’ne sektörüm adına teşekkürlerimi iletiyorum’ dedi. Alev Arslan 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum