Orduhan: Sektöre Yönelik Tehdit, İstanbul'a Yönelik Tehdittir

Orduhan: Sektöre Yönelik Tehdit, İstanbul'a Yönelik Tehdittir

İSTAB Başkanı ve İTO Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Orduhan servis esnafını yıllardır tedirgin eden, farklı gerekçelerle uzatılan, geçtiğimiz günlerde bir kez daha ertelenen ‘engelli yasasını’ değerlendirdi.

Orduhan ertelenen yasa ile ilgili olarak, süreci bir öteleme olarak değerlendirdiğini belirtti. Sorunun çözümü olarak görmediğini kaydettiği erteleme sürecine ilişkin şu ifadeleri kullandı: ‘gerçekten sorun çözülmedi, sadece ertelendi. Bu sayede anladık ki, yasalar yapılırken bu yasalara uyacak olanların görüşleri, katkıları ve uygulama ile ilgili eleştirileri alınmadan yapılıyor. Hal böyle olunca örnekte olduğu gibi, yasalar maalesef uygulanamıyor. Bu bizim sektörümüzün başkaldırısı değil, bu alınan kararın sektörle uyumsuzluğu anlamına geliyor’ dedi.

‘Konu ile ilgili daha titiz bir çalışma yapılmalı’

Orduhan, konunun hızlı bir şekilde sektörle masaya yatırılarak, gerçekten ihtiyaca cevap verecek hale getirilmesini gerektiğinin altını çizdi. ‘Yolcusu, taşıma şekli, taşıyanı, taşıttıranı, taşınanı belli olan servis sektöründe hiç ihtiyaç olmamasına rağmen bütün arabalara engelli rampası taktırılması gibi bir zorlamanın milli servete, milli ekonomiye bir ihanet olacağını düşünüyorum’ diyerek tepkisini dile getiren Orduhan, bu tarz bir uygulamanın sektöre bir darbe ve bir sorumsuzluk olduğunu belirtti. Engelli vatandaşlara karşı sorumluluklarını zaten yerine getirdiklerini belirterek, araçlarında ihtiyaç olması halinde engelli taşındığını ifade etti. Fakat bunların hiç biri araştırılmadan servis sektörü de işin içine alınarak bir düzenleme yapıldığına vurgu yapan Orduhan, ‘konu ile ilgili daha titiz bir araştırma yapılsaydı ihtiyaca nasıl cevap verebileceğine dair fikrimiz sorulsaydı bu konu ile ilgili beklenti doyuma ulaşacaktı’ dedi.


‘Sürecin başında ve sonunda uyumsuzluk var’

Engellilerin gündelik hayatta sorunlarının yalnızca servis sorunu olmadığını belirten Orduhan, konu ile ilgili şu ifadelere yer verdi: ‘biz işyerlerine personel taşıyoruz ve işyerlerinde belli sayıda engelli var. Engelli deyince ne anlıyorsunuz? Engelli deyince hepsi tekerlekli sandalye kullanan engelli değil ki, işe tekerlekli sandalye ile gelen İstanbul ilinde kaç engelli vatandaşımız var? Gelmek isteyip de sırf servis sorunundan kaynaklı gelemeyen kaç engelli vatandaşımız var?’ diyerek, konunun daha sağlıklı ve doğru veriler üzerinden tartışılması gerektiğinin altını çizdi. Resmi daha genel bir çerçeveden yorumlayan Orduhan, şu sözleri ile engelli vatandaşlarla ilgili hassasiyetini de dile getirdi: ’engelli vatandaşlarımız için servis sorununa gelinceye kadar apartman çıkışından tutun, imar izni verdiğiniz rampası, kaldırımı, ışığı ve işyerinin girişine ve çıkışına kadar uzanan bir süreç var ortada, biz bu sürecin ortasındaki kısımdayız. Yani sürecin başında ve sonunda uyumsuzluk varsa biz arayı düzeltsek ne olacak ki? Siz önce başı ve sonu koordine edin, biz zaten arada düzeliriz, düzeltiriz’ dedi.

‘Yetkililer, dönüşüm için adres göstermeli’

‘Aracını engelli taşımasına uygun hale getireceksin’ diyen yetkililerin, kendilerine bir adres göstermeleri gerektiğini ifade eden Orduhan, servis esnafının bu konudaki çözümsüzlüğüne vurgu yaparak, yetkililerin kendilerine, ‘bu markalar engelli araç üretiyor demesi gerek, böyle bir üretimin olmadığı ve ihtiyacında bu kadar abartılı olmadığı bir ülkede bütün sektöre aracını engelli taşımasına uygun hale getir demek, çok da mantıklı değil’ diyerek yasadaki çelişkili duruma aftta bulundu.

‘AB uyumunda iyiyiz, alt yapı uyumunda rezalet durumdayız!’

Yetkililerin sektör bileşenlerinin fikri alınmadan çözüm üretmeden, her dönem çözümsüzlük dayatmasına karşılık Orduhan, süreci şu şekilde özetledi: ‘bilindiği gibi, AB müktesebatına uyumla ilgili bir taahhüdümüz var. Ulaştırma bunun önemli parçalarından biri. Dolayısıyla ulaştırmanın içinde yer alan hizmetlerin bu müktesebata uyması için bazı kararlar alması gerek örneğin SRC belgesi, belgelendirme, engellilere uyum, ehliyet sınıfları, ehliyet değişimi gibi başlıca konular söz konusu… Şimdi burada acı nokta şu, burada alınan kararlar ve uygulamalar AB müktesebatında uyumda iyi ama Türk toplumunun alt yapısı uyumunda rezalet! Çünkü bizim alt yapımız buna hazır değil, daha doğrusu konuyla ilgili hiçbir alt yapımız yok’


 

Orduhan’dan, ironik özeleştiri

Gündeme gelen konunun bu yıla özgü bir sorun olmadığını belirten Orduhan, ‘sektörümüzün, bir temsilcisi olarak kendimi de, en alttaki çalışan kişiye kadar uzanan yelpazeyi de eleştiriyorum. Bu sorun 6-7 yıldır var. Biz neden bugün itiraz ediyoruz?’ Çünkü biz bile bu konunun gündeme gelemeyeceğini düşündük, devletimiz ‘hadi canım, hayatta yapmaz’ dedik ve serdik’ diyen Orduhan, ironik bir özeleştiride de bulunarak sözlerine şöyle devam etti, ‘serdik çünkü akla, mantığa, teknolojiye, alt yapıya, milli değere, ekonomiye hiçbir şeye sığmayan bir uygulama olduğu için umursamadık, ‘devletimiz, mutlaka bununla ilgili gereğini yapar’ dedik ama yapmadı!’

‘İstanbul'da ulaşım pastasının yüzde 26'sı bizim'

Bundan sonra ne olacak sorumuzu ise Hakan Orduhan şöyle yanıtladı: ‘devlet mantığı ve aklı ile bakacaklar, ısrar etseler ne olacak? Belge vermese ne olacak? Gelin bunu, gerçek hayata, realiteye yansıtarak yaşayalım… Ne yapacaklar, devlet diyecek ki, engelli taşımaya uygun olmayan araçlar trafiğe çıkamaz. Servis araçlarına engelli taşımasına uygun değilse, çıkamayacak… O vatandaş o hizmeti alamadığı zaman ulaşımını neyle sağlayacak? Böyle bir alt yapınız var mı? İstanbul’da toplu ulaşım pastasının yüzde 26’sını servis sektörü karşılıyor. İşçi fabrikasına, öğrenci okuluna, memur dairesine gidemeyecek. Bunu nasıl karşılayacaksınız? Yani eğer sektör tehdit ediliyorsa sektörün zaten kontağı kapatması demek İstanbul’u tehdit demektir, İstanbul’da hayatı felç etmek demektir. Onun için ne bu duruma devlet bizi getirmeli, ne de biz bu hizmeti veremeyecek duruma getirilerek, toplumu zor durumda bırakmalıyız. Hizmet alanı ve hizmet vereni birbirine düşürmemek gerekiyor’ diyerek yasanın uygulamaya girmesi halinde yaşanacak kaos hakkında ip uçları verdi.

50000 aracız, 50000 engelli için mi konuşuyoruz?

Yasanın yürürlüğe girmesi durumunda koltuk sayısındaki daralma ile ilgili olarak da konuşan Orduhan, şunları ifade etti: ‘yasa çıkarsa bu sektörün bir gerçek anlamda taşıma fiyatları o 3-4 koltuğun eksiğini kapatacak kadar artmalı… Aksi takdirde, uygulamada bu işi yapanlar illegal yollara başvurmak zorunda kalırlar. İnsanları sahteciliğe, kayıt dışılığına teşvik etmiş oluruz. Örneğin servis sektöründen talep edilmesi halinde servis taşımacılığı yapan ‘her firma ve her birey aracını engelli taşımaya uygun hale getirmeyi taahhüt edecektir ‘diye bir belge alacaksınız. Bu hizmeti yerine getirmeyen ya da bu beklentiyi karşılamayandan hesap soracaksınız’ dedi. Orduhan ayrıca engelli sayısının da kesin olarak bilinmesi gerektiğini belirterek, ‘kaç engelli için konuşuyoruz, biz servisçiler olarak 50000 aracız. Acaba 50000 engelli için mi konuşuyoruz? Yoksa 200 engelli vatandaşımız için mi konuşuyoruz’ dedi.

‘Bazı kesimler belden aşağıya vuruyor’

Son olarak plaka tahdidi ile ilgili olarak Orduhan şunları aktardı: ‘plaka tahdidi önünde bugüne kadar İSTAB’ı, Ticaret Odası’nı ve bizleri engel olarak gösteriyordu bazı kesimler… Çünkü bu bazı kesimler, üstlenmiş oldukları sorumlulukları yerine getiremedikleri ve üyeleri de onlara hesap sorduklarından böyle bir açıklama ile belden aşağıya vurarak bunu öne çıkardılar. Biz plaka tahdidi konusunda bu sektöre giriş sınırlandırılmalı, bu sektörde tahdit olmalı ama bu tahdit plaka tahdidi ile olmamalı. Bu tahdit kişilerin belgelendirilerek, gruplanarak tahdit edilmesi ile olmalı diyoruz.’ Oya KAYA-Alev ARSLAN 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum