Öztürk: Engelli Donanımı Yapanı Bulursak, Sorun Çözülecek

Öztürk: Engelli Donanımı Yapanı Bulursak, Sorun Çözülecek

Engelli yasasına uyum sürecinde yaşanan olumsuzluklar sektördeki diğer paydaşları olduğu gibi servisçi esnafını da zor durumda bırakıyor.

Konuya yönelik konuştuğumuz İstanbul Umumi Servis Aracı İşletmecileri Odası (İSAROD)Başkanı Hamza Öztürk uygulamanın yanlış yapıldığını ifade ederek engelli donanımına uygun araçların oluşumunu servisçi esnafından önce üreticiden istemek gerektiğini söyledi.

“İSAROD olarak yol belgelerini önceden aldık”

Yol izin belgelerindeki uzatmaya ilişkin de açıklamada bulunan Öztürk, belediye yetkilileri ile yaptıkları görüşmelerde yetkililerin “kimse yol belgesiz kalmasın 3 günlük dahi olsa alın” dediklerini belirterek kendilerine söyleneni uyguladıklarından dolayı üyeleriyle ilgili bir sıkıntının yaşanmadığını 2 Temmuzda UKOME’de alınan karardan sonra yol belgesi denetiminin yapılmadığını açıkladı. Konuyla ilgili olarak Öztürk “Diğer denetimleri yaptılar, muayenedir, sigortadır, arabaların diğer eksikleri fakat güzergah kullanım belgesi denetimi yapılmadı. 7’sinden sonra da bir 15 gün kadar hiçbir araba engelli taşımasına yönelik olarak bağlanmadı. Bu karar UKOME’de konuşuldu. Bunu karar yazmadılar ama şifahen emniyet müdürlüğümüz, jandarmamız bu işin haberdarıydı” şeklinde açıklama yaptı.

“Sadece üyelerimize değil, diğer oda üyelerine de yardım ediyoruz”

Kendi üyeleri haricinde diğer odaların üyelerine de araçlarının bağlanmaması konusunda hizmet verdiklerini iddia eden Öztürk “Bırakın bizim üyemizi ticaret odasının üyelerine de araba bağlanması konusunda hizmet vermeye başladık. Herkese hizmet vermeye gayret ediyoruz. Çünkü bizim gözümüzde herkes arabacı. Her ne kadar 3-5 tane servisçi olsalar bile, şirket vasfını taşımamış olsa bile onlar bizim üyemiz gibi avukatımızla onlara her türlü hizmeti veriyoruz”


"Engelli donanımını üreticiden istemek lazım"

Dönüşüm için verilen uzatma kararının yeterli olup olmadığını sorduğumuz İSAROD Başkanı Hamza Öztürk sorumuza “Engelli donanımı yapanı bulsak bence yeterli olacak da öyle bir yerde yok. Bence engelli donanımını esnaftan ziyade üreticiden istemek lazım. Şu anda hiçbir araç üreticisi bu konuya hazır değil. Üretim yok, dönüşüm yok, TSE’nin uygunluk verdiği bir tane kurum yok. TÜVTURK ile de konuşuyoruz. Eğer uygunluk belgesi yoksa TSE’den bunun muayenesi de geçmez. Biz bu kadar zor kazanırken bu kadar kolay harcayacak durumda değiliz. İkinci olarak bu işe üreticiden başlayalım. Çünkü sonradan ilave olan yamadır başka bir şey olmaz. Hiçbir şekilde orijinali gibi düzgün olamaz. Buna da bu şekilde karar verelim. Bu milletin önünü açar rahatlatır” şeklinde cevap verdi.

"Sözleşmeye konulacak ek bir hükümle bu sorun çözülür"

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile yaptıkları yazışmalarda engelli dönüşümüyle ilgili maddenin de yer aldığını belirten Öztürk çözüm önerileri de getirdiklerini ifade ederek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Servis araçları olarak bulduğunu taşıyan bir topluluk değiliz. Anlaşma yaptığımız süre içinde çalışacağımız kurumdakiler ne kadar engelli daha doğrusu yürüme engelli personel veya öğrenci olduğunu biliyor bu kurumlar… Buna göre sözleşme yaparız ve 1 yıl içinde böyle bir şey de değişiklik olursa sözleşmeye veya şartnameye ileride olabilecek ‘engelli bir personel ve öğrenci için 15 gün içinde araç temin edilir, hükmü konursa bu iş kolay çözülür” dedi.

"Bakanlığa ikinci bir seçenek daha sunduk"

Ayrıca bakanlığa ikinci bir seçenek olarak da teklifte bulunduklarını söyleyen Öztürk “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na şöyle bir teklifte daha bulunduk. Aynen okul taşıtlarında olduğu gibi bu işin miladını belirleyelim. Siz Bilim ve Teknoloji Sanayi Bakanlığı ile irtibata girin. İlgili müdürlüklerle yazışmaları yapsınlar. Araç üretici firmalar mesela okul taşıtlarına 01.01.2011 tarihinden itibaren üretilecek tüm okul taşıtları işte ilave basamak, sensorlu kapı, kamera, acil çıkış, iç nokta emniyet kemeri gibi şartların yerine getirilmesi gerekiyordu. O tarihten sonra belirtilen detaylar olmadan hiçbir araç üretilmedi. Aynısını yapalım. Üreticiye bir tarih verelim şu tarihten sonra servis aracı olarak piyasaya sürülecek tüm araçlar bu şartlara haiz olmalı diyelim bizde onları satın alalım. Çünkü araç üretilirken bunun kalite belgesi, kalite onayı mutlaka olacak. Dolayısıyla esnaf çıkıp da TUVTÜRK, TSE idi belge onaylı mı değil mi, bunları sormayacak, araştırmayacaktır” ifadelerini kullandı.

“Ne kadar ihtiyaç varsa o kadar temin edelim”

Emniyetten aldıkları bilgi doğrultusunda İstanbul’da yaklaşık 45 bin civarında servis aracı olduğunu belirten Öztürk, Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan araç sayısının ise 700-800 civarında olduğunu söyledi. Belediye çalışanlarını araştırdıklarında sadece 2 kişinin engelli olduğunu ifade eden Öztürk, “Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan araç sayısını şöyle bir irdelerimizde aşağı yukarı 700-800 civarında araç servis çekiyor. Yürüme engelli sayısını araştırdık 2 kişi. 700 aracı 2 kişi için engelli donanımına çevrilmesi korkunç bir israf değil mi? biz bunu talep ettik ne kadar ihtiyaç varsa sözleşme veya ihale şartnamelerinde bunu madde olarak koyalım. Ne kadar ihtiyaç varsa o kadar aracı temin etmeye gayret edelim” şeklinde konuştu.

“Önce alt yapının düzenlenmesi lazım”

Sokaklardaki kaldırım yüksekliklerinin de farklı olduğunu hatırlatan Öztürk, şu şekilde örnek verdi: “Bazı şeylerin alt yapısı yapılması gerekir. Bundan yıllar önce asfaltı döküp, sonradan telefon hatlarını çekiyorlardı. Bu iş ona benzer. Bir taraftan düzelttik deyip de yine eskinin bir takım yanlışlarını uygulamaya çalışırsak o zaman farklı yanlış olur. Her sokaktaki kaldırım yükseklikleri de birbirinden farklı. Şimdi neye göre rampa neye göre lift."

"Engelli Yasası hafife alındı"

Engelli yasasının yeni bir uygulama olmadığı 2005 yılından bu yana yürürlükte olduğunu, fakat üretici firmalarca, belediye ve bakanlıkların alt birimlerince işin hafife alındığını bir kez daha hatırlatan Hamza Öztürk, “Devlet bu yasayı 7/7/2005 yılında çıkardı. O arada devlet aslında görevini yaptı. Çıkardığı yasa ile görevini yaptı da ondan sonrakiler bu işi hafife aldılar. Bizde üretici de belediyeler de bakanlıkların alt birimi de bu işi çok hafife aldık. Çünkü 7/7/2005’te çıkmış bir kanun o zaman Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yoktu. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı vardı. Bakanlık bu kararı aldı fakat o bakanlığın alt birimi bu konu ile ilgili hiçbir çalışma yapmadı. Yapılması gereken o zamanki Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na iki satır yazı yazılıp üretici firmalarca araçların engelli taşımasına şu şekilde uygun hale getirileceğinin söylenmesi gerekiyordu” dedi.

"Servisçi korsan yasasından muzdarip"

Servisçilerin korsan yasasından da muzdarip olduğunu belirten Öztürk servisçinin ceza kaldıracak kapasitesinin olmadığını söyledi ve “Korsan yasası uygulanması İstanbul’un haricinde bu şekilde hiçbir yerde yok. Şimdi bir taraftan elimizde 3 tane belge var. Öbür taraftan akşamleyin arabam korsandan bağlanıyor. Burada amaç Büyükşehir Belediyesi’nden çalışma izin belgesi almak değil mi? O zaman bir tane ruhsat versin bize. Bundan sonra bizim diğer güzergâh kullanım belgelerimiz alt belge olsun. Mesela taşımacıların servisini çekeceksen onun için bir belge alayım. Servisler Odasınınkini çekeceksen onun için gidip bir alt belge alayım. Ama ana Çalışma izin belgem bir ruhsata tabi tutulsun. İnsanlara ceza kesmek için veya kestirmek için bu kadar mazeret, bu kadar malzeme kimseye verilemez. O zaman desinler ki, bize senede 40 bin lira vergi vereceksiniz. Aracın korsan yasasından bağlanmasının maliyeti 2 bin 100 mal sahibine, 2 bin 100 şoföre, 4 bin lira iş kaybı koyuyoruz, 1500 otopark ödedik” diyerek yaşanılan iş ve para kaybını dile getirdi.

"Tarife açıklanmadan zamlar yapılıyor"

İstanbul’da servis ücretlerinin belediye tarafından belirlendiğini hatırlatan Hamza Öztürk “bunun için ikinci bir hizmet diye bir şey yoktur” diyerek şirketlerin hizmet karşılığı adı altında fatura kestiklerini söyledi. Hamza Öztürk, ‘yapılan sözleşmelerde her aracın yıl içinde bin km’ye kadar ücretsiz göreve gideceği ile ilgili bir ibarenin yer aldığını fakat bunun karşılığının servisçiye ödenmediğini iddia etti. Öztürk, UKOME tarafından yeni fiyatların açıklanmamış olmasına rağmen bazı firmaların kendi inisiyatiflerine göre tarife uygulayarak taşımalarda zam yaptıklarını da belirtti. Oya KAYA-Alev ARSLAN 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum