Şoförlerin çalışma koşulları

Şoförlerin çalışma koşulları

Öz: Ulaşım insanlık tarihi kadar kadim ve onun günlük yaşantısı için hayati olan bir eylemdir. Kişilerin veya eşyaların bir yerden bir yere taşınma ihtiyacı ile ortaya çıkmış taşımacılık alanındaki teknolojik gelişmeler ile başlı başına bir sektör haline gelmiş ulaşım sistemleri günümüzde ülkeler ve yurttaşları için sosyal ve ekonomik katkısı sebebiyle bir gelişim aracı halini almıştır. Ulaşım sektörlerinde, özellikle yolcu taşımacılığında, ülkemizde en fazla tercih edilen yöntem otobüsle karayolu taşımacılığıdır. Ancak bahsedilen sektör gerek çalışanların çalışma koşulları gerekse sektörün karşı karşıya olduğu çeşitli problemler sebebiyle günümüzde bir takım sorunlarla karşı karşıyadır.

Bu çalışmada otobüs şoförlerinin çalışma hayatında karşılaştıkları sorunlardan yola çıkılarak sektörde çalışan şoförler ile görüşmeler gerçekleştirilmiş, bu görüşmeler ışığında sektörün çalışanlar açısından mevcut durum analizi yapılmıştır. Gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde çalışma sürelerinin aşıldığı, şoförlere konaklama imkânı sunulamadığı, işin stres faktörünün çeşitli meslek hastalıklarına sebep olduğu, işin çalışanın sosyal hayatını diğer mesleklere göre nazaran daha olumsuz etkilediği, şoförlük mesleğinin hor görüldüğü, şoförlere verilen harcırahların yetersizliği gibi sorunlar tespit edilmiştir. Çalışma sonucunda sektörde çalışan şoförlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi için kamu otoritesi ve diğer yerel yönetim oluşumları ile şoförlere sahip çıkılarak çalışma koşullarının desteklenmesi gerekliliği ortaya çıkarılmıştır.

Ulaşım sektörü ülkeler için gerek ekonomik kalkınma gerekse sosyal refahın geliştirilmesi için çok önemli ve vazgeçilemez bir konumda bulunmaktadır. Ülke ekonomisine yaptığı nominal katkı, yarattığı katma değer, istihdam potansiyeli, kişilerin yaşam kalitesini artırması bu vazgeçilmezliğin boyutlarından yalnızca bir kaçıdır. Bu çalışmada otobüsle şehirlerarası tarifeli yolcu taşımacılığı sektörü incelenmiştir. Otobüsle şehirlerarası tarifeli yolcu taşımacılığı ülkemizde önemli taşıma biçimlerinden bir tanesidir. Yaygın ve daha ucuz oluşu, aktarmasız seyahat imkânı ve son yıllarda gelişen otoyol ve bölünmüş yollar ile hızlı ve neredeyse her notaya erişebilme imkânı sistemi revaçta tutmaya devam etmektedir. Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de şehirlerarası yolcu taşımacılığının yaklaşık %90,5’i karayolu ile gerçekleşmektedir.  Ülkemizdeki otobüsle şehirlerarası karayolu yolcu taşımacılığı sektörünün incelendiği bu çalışmada, ulaşım kavramı ve kavramın tarihsel gelişimi, ulaşım sistemleri, gibi genel literatüre ilişkin kavramlar incelenmiş ve netleştirilmiş, Hane Halkı İşgücü Anketleri bağlamında sektörün çalışan profilleri ve ülke ekonomisindeki yerine ilişkin analizler gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında ise şehirlerarası otobüs şoförleri ile yapılan yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler ile sektörde çalışma koşulları ve sektörün geleceğine ilişkin bir değerlendirmede bulunulmuştur. Söz konusu görüşmeler ile birlikte şoförlerin çalışma hayatında karşılaştıkları sorunlar irdelenmiş ve bu sorunlara çözüm önerileri ile politikalar geliştirilmiştir. 

otobus-soforu.jpg

Şoförler ile yapılan görüşmelerden genel itibari ile bu kişilerin çalışma hayatına ilişkin karşılaştıkları sorunların giderilerek iş yerinde insan onuruna yakışan iş ortamının sağlanması gerekliliği ortaya çıkartılmıştır. Görüşmeler ile mesleğin çalışanları tatmin etmeği ve mesleğin eski saygınlığını ciddi oranda yitirdiği, çalışanların ücret alacaklarına ilişkin sorunlar ve yetersizlikler yaşadığı, çalışma sırasında yıkanma ve yemek gibi temel ihtiyaçların tam manası ile karşılanamadığı, mesleğin iş-yaşam dengesini sağlamadığı, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verimli bir şekilde gerçekleşemediği durumuna bağlı olarak güvenlik kültürü anlayışının yerleşmemiş olduğu, çalışma sürelerinin aşıldığı gibi durumlar saptanmıştır. 

Ülkemizin vaz geçilmez sektörlerinden olan şehirlerarası otobüsle yolcu taşımacılığı ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Sosyal politika ve sosyal koruma perspektifi ile söz konusu sorunlar çalışanlar nazarında ele alınmaya çalışılmıştır. 

indir-001.jpg

Sektör Olarak “Ulaşım” 

Ulaşım sektörü, tüm sistemleri ile hizmetler sektörü içerisinde yer alan ve tüm dünyada yarattığı katma değeri ile sektörler içerisinde payı gün geçtikçe artan bir sektördür. Çeşitli uluslararası normlar ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasındaki “seyahat özgürlüğü” kavramı üzerine kurgulanmış ve şekillendirilmiş olan sektör günümüzde farklı araç veya şekillerde gerçekleştirilmektedir. Sektörün ulaşmış olduğu çeşitlilik ülkelerin gayri safi milli hasılalarında sektörün payını arttırmış buna bağlı olarak sektörün istihdam olanakları da genişleme göstermiştir. Günümüzde genel anlamda ulaşım sektörü gerek ortaya çıkardığı katma değer gerekse istihdam olanakları açısından vazgeçilmez olma yolunda ilerlemektedir.

Dahası sektörün sosyo-kültürel açıdan insanlar üzerindeki duygusal etkisi ve seyahatin anayasal tanımlanması kamu ve özel sektörün alanda sürekli iyileştirme ve geliştirme yapmalarını da zorunlu tutmaktadır.  En geniş anlamı ile bir yerden bir yere gidiş geliş, bir şeyi bir yerden başka bir yere aktarma olarak tanımlanan ulaştırma kavramı, günümüzde çok geniş ve iç içe geçmiş bir sektör konumuna gelmiştir (www.tdk.gov.tr., e.t., 18.12.2018). Ulaşım veya taşımacılık kavramları mal veya emtia taşımacılığı bir diğer deyişle kargo/nakliye işleri ile özdeşleşmesine rağmen günümüzde yolcu taşımacılığının sektörün bel kemiğini meydana getirdiği söylenebilecektir. Dahası şehirlerarası yolcu taşımacılığının gelişmesi sektördeki ilgili firmalardan dinlenme tesislerine çok geniş bir yelpazede etki alanının oluşmasını sağlamış sektörü genişletmiştir.

Ulaşım sektörü, üstlendiği fonksiyonlar ve yukarıda bahsedilen çarpan etkileri açısından hizmet sektörü açısından önemli bir yere sahiptir. Sektörün 2000’li yıllarda GSYH’ya yaptığı %15’lik katkı bahsedilen durumun kanıtı niteliği taşıyabilecektir. Sektörün geliştirilmesi ve ilgili sorunlarının giderilmesi sektörün çarpan etkisi sebebiyle gerek ekonomik kalkınma gerekse yurttaşların yaşam kalitelerinin arttırılmasında önemli rol oynayacaktır (Ardıç-Sadaklıoğlu, 2009: 167-168).  Yukarıda bahsedilen çarpan etkisi ve ekonomik katkı söz konusu sektörü bir ülkede ekonomik ve kültürel faaliyetleri geliştiren temel sektörlerden biri şeklinde konumlandırmıştır. Bu sebeple doğal kaynakların verimli bir şekilde kullanılması, mal ve hizmetlerin süratli bir şekilde dağıtılması, iç ve dış ticaretin geliştirilmesi ulaşım sektörünün planlanması ve düzenli bir ulaştırma ağının varlığı ile mümkün olacağı ifade edilmektedir.

Ek olarak ulaştırmanın bir hizmet sektörü olması tarım ve sanayi sektörlerinde olduğu gibi bir depolamaya imkân vermemekte dolayısıyla bu hizmetlerin maksimum fayda ve verimlilik için gerektiği yerde gerektiği kadar verilmesi faktörünü ortaya çıkarmaktadır. Bu durum ulaşım politikalarının değişken ve farklı ülke şartlarına göre tanımlanıp uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Bahsedilenler ışığında ulaşım sektörünün temel amacı ulaştırma talebini, en kısa zamanda ve minimum maliyetle, güvenli bir şekilde sunmak olarak tanımlanabilecektir. Bu amaca ulaşım sistemlerinin yalnızca bir tanesine önem veya ağırlık vererek değil ulaştırma sistemleri arasında eşgüdümü sağlayacak bir alt yapının oluşturulması ile ulaşılabileceği belirtilmektedir (Akgüngör-Demirel, 2004: 424). Bahsedilen ulaşım sektörünün sistemleri ise aşağıda verilmiştir.

 

ulasim-sektorleri-sistemleri.jpg

Ulaşım sektörünün ülkelerin gayri safi yurt içi hasılalarına maksimum katkı sağlaması ve vatandaşlarının yaşam kaliteleri ve refahlarının arttırılması için yukarıda bahsedilen tüm sistem/sektörlere dengeli yatırımlar yapılmalıdır. Yolcu, mal/malzeme, hammadde gibi ürünlerin bir yerden başka bir yere ulaştırılmasında yukarıdaki her sistemin kendi avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Bu durum bahsedilen dengeli yatırım uygulamasının önemine işaret etmektedir. Ülke ekonomileri genel itibariyle üç sektör üzerine yapılanmıştır. Bunlar tarım, sanayi ve hizmet sektörleridir. Hizmetler sektörü diğer sektörlerden farklı yapıda olup bir ürünü somut olarak ortaya koymaktan ziyade kolay tüketilebilen ve üretici ile tüketicinin doğrudan iletişim halinde olduğu bir özellik taşımaktadır 

21. yüzyılda sosyo, ekonomik ve kültürel yaşamı canlı tutabilmenin anahtarı ulaşım sektörünün elindedir. Ulaşım hizmetlerinin, çağdaş teknolojileri kullanan, çevreye duyarlı, uluslararası norm ve kurallara uyum sağlayan hızlı ve güvenli taşıma türleri arasında dengenin sağlanabildiği, insan merkezli bir bakış açısına sahip olmak zorunlulukları ifade edilmektedir. Özellikle ekonomik kalkınmanın sağlanabilmesi bu alandaki teknolojik yeniliklere ayak uydurabilmekle yakinen ilişkilidir. 

 Ulaştırma bir hizmet türüdür ve daha önce de belirtildiği üzere depolanamadığı gibi sektörün ve toplumun gereksinimleri halinde üretim ve sunum zorunluluğu da bulunmaktadır. Yani ulaşımda arz karşılığı üretilecek veya sunulacak talebin doğru tanımlanması elzemdir. Bu durum ulaşımda arz ve talebin hayata geçirilirken bir ulaşım plan veya politikası üzerine şekillendirilmesi zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. En azından etkili ve verimli bir süreç için plan ve politika uygulaması şarttır. 

Kamu otoriteleri ve özel sektörce sunulan ulaşım hizmetleri, ekonomide başlı başına bir maliyet unsuru olmasının yanında diğer sektörlerle de yakinen ilişkili bir uygulamadır. Bu noktada ulaşım hizmeti, doğru planlanmış, yeterli alt yapısı olan, hızlı, güvenli ve ekonomik bir taşıma türü veya “kombinasyonu” ile diğer sektörlere avantaj sağlayarak ekonomiyi olumlu etkilemektedir.

Bahsedilen ekonomik etki teknolojik gelişimin diğer sektörleri de etkilemesi ile ulaşım mı ekonomiyi yoksa ekonomi mi ulaşımı etkiliyor tartışmalarının da doğmasına sebep olmuştur. Tarihte meydana gelen bir takım olaylar bu muğlaklığı giderebilecek potansiyele sahiptir. Örneğin tekerleği icat edemeyen Maya ve Aztek gibi Güney Amerika veya Afrika Kıtasındaki farklı medeniyetlerin batı toplumu karşısında direnememesi, yine tekerleğin 19. Yüzyıla kadar Japonya’ya girememesi sonucu Japon ekonomisinin gelişme sürecine geç girmesi ulaşımın ekonomiye etkisinin göstergesi olarak nitelendirilebilir. Bahsedilen ekonomik katkının, ulaştırmanın meydana getirdiği iki faydanın sonucu olduğu belirtilmektedir. Bunlar zaman ve yer faydalarıdır. Zaman faydası, insan, canlı veya eşyaların istendiği anda istendiği yerde bulundurulabilmesi ile ilgili bir faydadır. Birçok malın faydası zaman unsuruyla ölçülebilir. Örneğin bozulabilir malların tazeliklerini koruyabilmeleri ulaşımın zaman faktörü ile doğrudan ilişkilidir. Yere ilişkin fayda ise üretime ilişkindir. Üretimin temel kaynağı olan hammaddeye ulaşabilme doğrudan ulaşımla ilişkilidir. Ek olarak ulaştırma yalnızca ekonomiye değil, siyasetten sosyal yapıya kadar uzanan bir çarpan etkisine sahiptir.

Türkiye’de 2008-2013 yılları arasında ulaşım sektörü ülke GSYH’sına %14 oranında katkı sağlamıştır. Bu dönemde ulaşım sektörüne yönelik talep yaklaşık %8 oranında artış göstermiştir. Bu büyüme içerisinde karayolu ulaşımı için yıllık talep %7,6, demiryolu taşımacılığı %2, denizyolu %5, hava taşımacılığında %16 olarak gerçekleşmiştir.

Sektörün Türkiye İstatistik Kurumu ulaştırma istatistiklerine göre ülke ekonomisine gayri safi katma değeri açısından 2017 yılı itibariyle yaklaşık %8’lik bir katkı yaptığı görülmektedir. Söz konusu katkı 2009 yılında %8,7 olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında 87.806.475 TL olarak gerçekleşen katkı 2017 yılında 238.686.281 TL olmuştur. Parasal miktardaki artışa rağmen ülke ekonomisine katkının düşüş içerisinde olması sektörün maliyetlerinin artışı, enflasyon gibi sebeplere bağlanabilecektir. 

Otobüsle şehirlerarası yolcu taşımacılığı

Şehirlerarası otobüsle yolcu taşımacılığı kavramının mevzuat tanımının konunun anlaşılırlığına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Karayolu Taşıma Yönetmeliği Şehirlerarası taşıma, herhangi bir il/ilçe veya bunların belirlenmiş herhangi bir noktasından veya yerleşim biriminden başlayıp diğer ilin/ilçenin herhangi bir noktasında veya yerleşim biriminde biten taşımacılık olarak tanımlanmaktadır. Otobüs ise yapısı itibariyle sürücüsü dâhil en az 9 oturma yeri olan ve yolcu taşımak için imal edilmiş motorlu taşıttır. Büyük otobüs ise şoför dâhil 17 adetten fazla oturma yerine sahip olan motorlu araç olarak ifade edilmiştir. 

Uluslararası Çalışma Örgütü ise şehirlerarası ve uluslararası otobüs hizmetlerini, programlara göre çalışılan uzun mesafeli toplu taşımacılık olarak tanımlamaktadır 

Hizmet üretiminin gerçekleştiği sektörlerden olan, insan ve eşyaların yer değiştirme ihtiyacının karşılandığı ulaşım sektörünün en önemli ayaklarından bir tanesi şehirlerarası yolcu taşımacılığı sistemidir. Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi alan ve bu alanın özellikleri karayolu ulaşımında transit taşıma imkânı sağlaması ile söz konusu sistem ayrıcalıklı bir konumda bulunmaktadır.

Türkiye’de şehirlerarası yolcu taşımacılığında en çok rağbet gören ulaşım aracının otobüsler olduğu ilgili bakanlık tarafından edilmektedir. Bu noktada şehirlerarası karayolu yolcu taşımacılığının Türkiye için önemli bir pazardır. Ülkemizde insanların gelir durumları, alışkanlıkları ve ülkenin mevcut ulaşım altyapısı gibi sebepler karayolu yolcu taşımacılığında otobüsleri ön plana çıkartmakta ve öncelikli tercih edilebilir bir konuma yükseltmektedir. 2014 yılı verilerine göre Türkiye’de şehirlerarası yolcu taşımacılığının yaklaşık %90,5’i karayolu ile gerçekleşmektedir.

turkiye-sehirlerarasi-yolculuk-yapan-otobus-firmalari.jpg

Tabloda görüldüğü üzere ilgili sektördeki gerek firma gerekse otobüs sayısı bir artış eğilimindedir. Ancak söz konusu verinin 2011 yılından günümüze olan dağılımına ulaşılamamıştır. Son yıllarda yaşanan ekonomik krizler artan ve haksız rekabet, otomobil sayısı ve otomobil kullananların artması, akaryakıt maliyetlerinin yükselmesi, yolcu profilinin değişmesi ve havayolu firmalarının sunmuş olduğu fırsatlar sektörü bir takım sorunlarla karşı karşıya bırakmıştır Özellikle hava taşımacılığında uygulanan ÖTV istisnasının karayolu taşımacılığına uygulanmamasının sektörler arası rekabeti olumsuz etkilediği düşünülmektedir. Belirtilen durum sektörde çalışma koşullarını çalışan ücretleri açısından baskı altına almakta, çalışma koşullarının iyileşmesini engellemektedir. Uluslararası Çalışma Örgütünün hazırlamış olduğu raporda söz konusu sektörün geleceğinin akaryakıt fiyatlarının seyrine bağlı olduğu ifade edilmektedir. Sektördeki büyümenin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere bağlı olduğu da Uluslararası Çalışma Örgütünün ilgili raporunda belirtilen bir gerçektir. 

Bu durumun gerekçesi gelişmiş ülkelerde yolcu taşımacılığının gelişmiş ve hızlı demiryolu veya havayolu ağırlıklı yapıldığı gerçeğidir. Karayolu yolcu taşımacılığı sektörünün gelişimi ülkeden ülkeye farklılık gösteren bir yapıya sahiptir. Yüksek gelirli ve gelişmiş ülkelerde şehirlerarası otobüsle yolcu taşımacılığı gerek ülkelerin gayri safi yurt içi hâsıla gerekse diğer sosyal-kültürel ve ekonomik göstergelerine çok fazla pay ve katkı vermedikleri belirtilmiştir. Bu ülkelerde diğer sistemlerin gelişmiş olmasının yanında kişisel araç kullanımının da yaygın olması geçerli bir sebep olabilecektir. 

 Avrupa Birliği’nin 28 üyesinde şehirlerarası otobüsle yolcu taşımacılığının gayri safi yurt içi hâsıla içindeki payı %9,2 olarak hesaplanmıştır. Durum gelişmekte ve az gelişmiş ülkelerde farklılık arz etmekte, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Tayland, Kamerun, Çin gibi ülkelerde yolcu taşımacılığının çok büyük oranlarının otobüslerle gerçekleştirildiği ileri sürülmektedir. Şehirlerarası yolcu taşımacılığında ülke bazında sahip olunan otobüs ve otobüs filolarının kıyaslaması yapıldığında ilk üç sırayı Çin, Endonezya ve Hindistan’ın almış olduğu görülmektedir. Ülkemiz söz konusu sıralamada küresel araç filosunun %3,7’sine sahip olarak yedinci sırada yer almaktadır

Otobüsler şehirlerarası yolcu taşımacılığı sektörü çalışanlarının profilleri

Sektör çalışanlarının profillerinin belirlenmesi bir diğer ifade ile sektörün çalışanlar açısından mevcut durumunun ortaya konulması araştırmanın önemli bir boyutunu teşkil etmektedir. Analizlerde “2016 Yılı Hane Halkı İşgücü Anketleri” sektörün 4 basamaklı NACE kodu olan “49.39” kodu ile sınırlandırılarak analiz edilmiştir. 

Tablo 3. Otobüsle Şehirlerarası Yolcu Taşımacılığı Sektöründe Çalışanların Cinsiyet, Medeni Durum ve Hane Halkı Büyüklükleri 

otobus-soforleri-profilleri-001.jpg

Kaynak: 2016 Hane Halkı İşgücü Anketleri

Sektör çalışanlarının çok büyük bir kısmının erkeklerden meydana geldiği görülmektedir. Kadın çalışan sayısı toplam çalışanların sadece %6’sını oluşturmaktadır. Söz konusu veriler ilgili NACE koduna sahip sektördeki tüm çalışanları kapsamaktadır. Her ne kadar son yıllardan firmaların kadın hostes/muavin istihdam etme yönündeki yönelimleri olsa da söz konusu işin çalışma koşulları ve diğer etmenlerinin kadınlar açısından mesleğin tercih edilmemesine sebep olduğu düşünülmektedir. Örneklemin medeni durumları incelendiğinde ise %78,2’lik payın evli çalışanlardan oluştuğu ortaya çıkmaktadır. Çalışanların hane halkı büyüklüğü ise ortalama dört kişi olarak hesaplanmaktadır. Çalışan kişilerin bakmakla yükümlü oldukları kişi sayısının Türkiye ortalama aile büyüklüğü ile benzer olduğu düşünülmektedir.  

Tablo 4. çalışanların yaş grupları ve ortalaması 

otobus-soforleri-profilleri-002.jpg

Bitirilen yaş gruplarının ağırlıklı olarak 35-39 ve 40-44 yaşları olduğu görülmektedir. Söz konusu sektörde otobüs şoförleri 65 yaşına kadar çalışabilmektedir. Sektör çalışanlarının yaş ortalaması ise 41 olarak hesaplanmıştır.  

Tablo 5. Çalışanların Eğitim Durumu 

soforlerin-egitim-seviyesi.jpg
 
 

Şehirlerarası tarifelerde çalışan otobüs şoförlerinin çalışma koşulları üzerine bir alan araştırması

Araştırmanın Kavramsal Çerçevesi 

Şoförlerin çalışma koşulları ve sektöre yönelik incelemeler barındıran az sayıda çalışma, bu çalışmanın temel hareket noktasını meydana getirmektedir. Söz edilen çalışma/araştırmalarda şoförlerin tek yönlü sağlık durumları veya mesleğin çalışanlar üzerindeki psikolojik etkileri gibi tek yönlü konular araştırılmış, çalışanların meslek algısı, iş-sosyal hayat dengeleri, meslek hastalığı veya iş kazası durumları, stres faktörünün hayatlarına etkisi, dinlenme ve çalışma süreleri veya ücretleri gibi genel anlamda bir çalışma hayatı analizi yapılmamıştır. Yine bu çalışmalarda sektöre yönelik az sayıda çalışma olduğu ve daha kapsamlı araştırmaların yapılması gerektiği vurgulanmıştır. “Türkiye’de yolcu taşımacılığının büyük bir bölümü karayolu ile yapılmaktadır. Karayolu ile yolcu taşımacılığının, Türkiye seyahat sektöründe önemli bir yer tutmasına rağmen konu ile ilgili bilimsel çalışmalar oldukça sınırlı kalmıştır…” Sektöre ilişkin yazılı yayın organlarında da ilgili konu oldukça sık yer bulmaktadır. “Şoförlerin çalışma koşulları iyileştirilmeli” konulu yayın bülteni bunlardan yalnızca bir tanesidir.

Çalışmaya şeklini veren ve çalışmanın temel yapı taşını oluşturan, şoförlerin çalışma hayatına ilişkin çok yönlü sorunları ve sektörün işverenler açısından sorunları ile gelecek projeksiyonu konuları yapılan literatür taramaları ve çalışma kapsamında gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde belirlenmiştir. Belirlenen sorunların geçerliliği/gerçekliği yine görüşmeler sırasında görüşmeciler ile teyit edilmiştir. 

Araştırmanın Yöntemi

Çalışma kapsamında gerçekleştirilen araştırma nitel bir araştırmadır. Nitel araştırmayı, “gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama tekniklerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma” olarak tanımlamak mümkündür (Yıldırım- Şimşek, 2011: 39). Araştırma, nitel araştırmaya dayalı veri tekniklerinden olan derinlemesine görüşme, yarı yapılandırılmış sorulardan oluşturulmuştur. Yarı yapılandırılmış görüşmede amaç, araştırmacının önceden sormayı planladığı görüşme protokolü ile birlikte görüşmenin akışına bağlı olarak değişik yan ya da alt sorularla görüşmenin seyri etkilenebilir ve kişinin yanıtlarını açmasını, ayrıntılandırmasını sağlayabilmektedir. Eğer kişi görüşme esnasında bazı soruların yanıtlarını başka soruların içerisinde yanıtlamış ise araştırmacı bu soruları sormayabilmektedir. Yarı yapılandırılmış görüşme tekniği, sahip olduğu belirli düzeyde standartlık ve aynı zamanda bünyesinde barındırdığı esneklik ile birlikte özellikle eğitim ve bilim araştırmalarında daha uygun bir teknik görünümü vermektedir. Bu görüşme türü nitel araştırmalar içerisinde görülmektedir. Belirtildiği üzere yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinin veya görüşme formu yaklaşımının araştırmacıya sunduğu en önemli avantajı görüşmenin, araştırmacı tarafından önceden hazırlanmış görüşme protokolüne göre şekillendirilmesidir. Bu sebeple yöntem daha sistematik ve karşılaşılabilir bilgiler sunmaktadır.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.