Uluslararası Taşımacılık da Yeni Bir Devir:'Ortak Transit Sözleşmesi'

Uluslararası Taşımacılık da Yeni Bir Devir:'Ortak Transit Sözleşmesi'

Uluslararası nakliyede uygulanan TIR Karnesi, AB ve EFTA ülkeleri tarafından geliştirilen yepyeni bir model ve sistemle terk edildi.Türk nakliyecilerinin çok da bilgi sahibi olmadığı NCTS’nin detaylarını Hüseyin Kıyak’la değerlendirdik.

Ortak Transit Rejimi(NCTS), 1987 tarihli Ortak Transit Sözleşmesi’ne dayanan ve AB üyesi ülkelerin uyguladığı transit kurallarının komşuları olan EFTA ülkelerince de uygulanmasını sağlayan ve ileride Ortak Transit Sistemi’ne dahil olmak isteyen tüm üçüncü ülkelere de uygulanabilecek bir transit sistemidir.

Türkiye’nin 2007 yılında tanıştığı Ortak Transit anlaşması, gelişen süreç içinde uluslararası taşımacılık da yeni bir dönemin kapılarını araladı ve neredeyse 40 yıldır uygulanan TIR Sözleşmesinin bir takım sıkıntılarını da ortadan kaldırdı.

Ortak Transit, Ortak Transit Sözleşmesine taraf olan ülkeler arasında eşyanın gümrük vergilerinin teminata bağlanarak taşındığı ve bu taşımanın ‘Yeni Bilgisayarlı Transit Sistemi’ (NCTS) ile elektronik mesajlar kullanılarak beyan ve takip edildiği bir uygulama olup TIR Karnesi sistemine oranla çok daha hızlı, güvenilir, ekonomik ve kolay bir yöntem.


Ortak Transit teminat sorununu çözüyor

Konu ile bilgisine başvurduğumuz Hüseyin Kıyak, meselenin güncel bir konu başlığı olduğunun altını çizerek, verdiği Rusya örneği ile Ortak Transitin önemi ifade etti. Kıyak şunları kaydetti: geçtiğimiz günlerde Rusya TIR Karnesi sistemi ile taşımacılık yapan ülkelere dedi ki, ilave teminat vermiyorsanız, TIR Karnesi ile gelmeyin. Kıyak bu söylemin sebebini şöyle açıkladı: TIR sisteminde bir taşımada bir TIR’ın taşıdığı yüklerin toplamı maksimum 60.000 EURO, bunun üzerinde vergisi varsa TIR karnesi bunu karşılamaz. Düşünün ki, Rusya sınırlarından üstünde bilgisayar yükü ile bir Alman TIR’ı, TIR Karnesi ile giriş yaptı. AB sınırlarından Polonya’dan geçtikten sonra çıktı. Beyaz Rusya’da veya Rusya’da mal çalındı. Rus Gümrük Müdürlüğü sınır kapısına geldiği anda Rus Gümrük’ü diyor ki şoföre, bana verdiğin TIR Karnesi, bu malların sadece 60.000 EURO’luk vergisini karşılar. Ama malın gerçek vergisi 500.000 EURO, senin elindeki karnen bu malın sadece 60.000 EURO’sunu garantiliyor. Doğal olarak Rus Maliye Bakanlığı vergileri tahsil edemiyor. Bu durumda Rus Gümrük Bakanlığı veya Maliye Bakanlığı, karneye kefil olan kuruluşa IRU’ya başvuruyor. Vergiyi karşıla, dediğinde IRU bu kaybın yalnızca 60.000 EURO’sunu karşılıyor, geri kalanı beni ilgilendirmez diyor. Şimdi Rusya’da diyor ki, TIR Karnesi ile geliyorsunuz, sınırlarımdan binlerce TIR giriyor, benim X miktardaki vergilerim risk altında… Bunu kimse teminat altına almıyor. O yüzden gelen her taşıtın TIR Karnesi’ne bakacağım. 60.000 EURO’nun üstünde vergi varsa, ilave teminat isteyeceğim’ diyerek Rusya’nın TIR Karnesi nedeniyle yaşadığı problemleri anlattı.

TIR Karnesi sisteminde ülkeler vergi kaybına uğruyor

Rusya’nın TIR Karnesi ile gelen ülkelerden teminat mektubu isteyeceğini belirten Kıyak, Rusya’nın sınır kapılarına yerleştirilecek sigorta şirketleri ile sorunu çözmeye çalıştığını kaydetti. IRU’nun belli bir limitin üstünde karşılamadığı bedelin geri kalanını sigorta şirketleri tarafından karşılanmasını sağlayacağını aktardı. Kıyak, benzer bir sorunu 2007 yılında Türkiye ile Bulgaristan arasında yaşandığını hatırlattı.

Türkiye, Gümrük Birliği’ne vergisel anlamda girdi

Ortak Transitin hızlı taşımacılık, teminat, güvenlik, verilerin toplanması, ekonomi gibi sunduğu avantajlarla yeni bir çağ başlattığının altını çizen Kıyak, ‘TIR Karnesi sisteminde, AB sınırları dışındaki ülkeler ilave teminatlar, karnenin dip koçanı, kağıt ve bolca bürokrasi istiyorlar. Oysa ki biz hızlı taşımacılık yapmak istiyoruz. Ayrıca gümrüklerimizi AB ile entegre etmek istiyoruz’ dedi. Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girişinin yalnızca vergisel anlamda olduğunu söyleyen Kıyak, ‘örneğin biz kazak ithal ediyoruz, piyasada bu kazak için sadece KDV istenilir. Neden çünkü AB ile Gümrük Birliği Anlaşması imzaladık. Aynı şekilde o kazağı Türkiye’de üretip, Almanya’ya satarsanız, Almanya’da ithalat aşamasında sadece KDV uygulanır. Türkiye, Gümrük Birliği’ne ancak vergileri sabitleyerek ya da sıfırlayarak entegre olmuştur. Yani Gümrük vergisi yok, sadece KDV var’ diyerek yaşanan süreci anlattı. Fakat Alman Gümrüğü’nde bir işlemin 5 dakika, Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nde ise 5 saat sürdüğünü hatırlatan Kıyak, bunun nedeni ise, ‘taşımacının berberinde bulundurması gereken TIR Karnesi, fatura ve benzeri evraklar hep kağıt üzerinde… Elektronik değil, Alman gümrük sistemine elektronik sunsanız bile Türkiye’ye, sonuçta onun çıktısı ve bir karne ile geliyorsunuz’ dedi.


Sisteme dahil olan ülkeler tek tuşla birçok bilgiye ulaşabiliyor

Kıyak, TIR Karnesi sistemi ile gümrüklerde sıkça yaşanan bir tabloyu şöyle betimledi: ‘bir şoför, TIR’ı ile birlikte, elinde bir sürü evrakla Halkalı Gümrük Müdürlüğü’ne geldi. Memur, şimdi bunları inceleyecek… Gönderici, alıcı, mal cinsi ‘muhtelif’, paket sayısı, kilosu… Aslında bu aracı açtığınızda 20 ayrı göndericinin, 20 ayrı malını görürsünüz. Bu malın kabı, kilosu, özelliği nedir? Bilinmez’ dedi. Oysa ki Ortak Transit Anlaşması sayesinde Halkalı veya Kapıkule Gümrük Müdürlüğü’ndeki memurumuzun tek tuşla bunun bilgisine ulaşabileceğini aktaran Kıyak, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘şuanda X mal Almanya’dan yola çıktı, kimyasal bir madde bile olsa bunun güvenlik araştırması yapılır. Çünkü gelecek olan TIR’ın daha 3 günlük bir zamanı vardır. İthalat sürecinde bu gelen mal neydi hadi bunu bir daha kontrol edelim derdi olmaz. Çünkü Ortak Transit Sözleşmesi kapsamında, ithalat beyannamesi verilir, sistemle entegre edilir. Malın Gümrük tarifesinde uluslararası tanımlı bir GTİP numarası vardır. Bu bilgiler sisteme üye olan ve bu programı kullanan tüm ülkelerin gümrüklerinde kayıt altındadır. Gelen malın türü, cinsi, özellikleri, ne olduğu ne olmadığı, güvenliği ve daha pek çok konuda mal daha gelmeden memur bilgi sahibi olabilir’ diyerek Ortak Transit Sözleşmesi hakkında mukayeseli bir anlatımda bulundu.

Ortak Transit Sistemi ile her şey kontrol altında

TIR karnesinde malın cinsinin yazılmadığını aktaran Kıyak, karnede mal tanımlaması için ‘muhtelif’ gibi muğlak bir ifadeye yer verildiğini aktardı. Kıyak, bu muğlak ifadenin tüm ithalat ve ihracat işlemleri açısından süreci nasıl uzattığını ise verdiği şu örnekle anlattı: ‘Süreci bir de 20 ayrı alıcı, 20 ayrı gönderici açısından sadece güvenlik kapsamında inceleyelim. Ben sarin gazı getiriyorum bilmem ne sanayinde kullanacağım, örneğin ithalatçı Eczacıbaşı, bu bilgiyi sisteme girdiğimde, Helsinki Gümrüğü’nden, gönderici Finlandiya’da X firma, alıcı Türkiye’de Eczacıbaşı firması ve her ticari işletmenin AB’de tanınan vergi numarası var. Sistem, işlemi malın yol boyunca geçeceği tüm sınır kapılarında taşınan mal tescil edilir edilmez hemen gösteriyor. Öyle bir sistem düşünün ki, buradan Helsinki’deki ihracatı memur, tek tuşla ihracat işlemi tamamlandı dediği anda o malın geçeceği tüm sınır gümrük idarelerinde şuanda Helsinki Gümrük’ünden bir TIR yola çıktı. 3 gün sonra buraya gelecek, bu TIR’da sarin gazı yüklü, göndericisi Helsinki’li X firma, alıcısı Türkiye’deki Eczacıbaşı, şimdi ben bunun risk değerlendirmesini yapıyorum. Sarin gazı tehlikeli bir gaz, ben bunu kontrol altına almalı mıyım almamalı mıyım? Sonra oradan tek bir tuşa basıyor, Eczacıbaşı firmasını görüyor. Firmanın güvenilirliğini kontrol ediyor. Diyor ki, bu araç geçebilir’ diyerek Ortak Transit sisteminin işleyişi hakkında bilgi verdi. Aynı sarin gazının bir de TIR Karnesi ile geldiğini düşünün’ diyen Kıyak, bu kez örneği şu şekilde verdi: Helsinki’den yola çıktınız, geliyorsunuz, Romen diyor ki eyvah sarin gazı geliyor, çekin o arabayı, polise haber verin, jandarmaya haber verin gibi bir takım aksamalar ve gereksiz gerginliklerin ortaya çıkacağına vurgu yaptı.

Ortak Transit bir ihtiyaç doğrultusunda yaratıldı

Kıyak sözlerine şöyle devam etti: Sonuçta ortada bir ticaret var, bu ticareti yapamıyorsunuz işte… Her şey aksıyor ve biz bunu yıllardır yaşıyoruz. Ortak Transiti, AB kendi ihtiyaçları doğrultusunda yaratmıştır. AB tüm süreci elektronik ortama aktarmış, çok basit bir uygulama ile A gümrüğünde ne uygulanırsa, B gümrüğünde de o uygulanıyor. Bir takım kriterler koyulmuş. Yani taşımada aynı, gümrükleme de aynı… Olağanüstü bir durum olmadıktan sonrada değiştirmiyor’ dedi.


Ortak Transit’le bekleme yok

Kıyak verdiği başka bir örnek de ise ‘sarin gazı 50 ayrı bidon içinde Konya Gümrüğüne geldiğinde 49 bidon çıktı, bir tanesi nerede? Şimdi bunun 1 tanesi nerede diye araştırırsanız, günlerce o TIR’ı orada bekletmeniz gerekmektedir. Sistem diyor ki, hayır bekletme neden bekletiyorsun? Demek ki, Helsinki’de 1 varil eksik yüklendi. Hemen Helsinki Gümrük Müdürlüğü’ne sor. Sistem’de bir cümlelik mesaj bölümü var. Diyor ki, bir kap eksik, bir uyarı mesajı gidiyor Helsinki Gümrüğü’ne ve anında bu uyarı mesajı ekranına düşüyor, bakıyor açtığı beyana, ben hemen Helsinki’deki ihracatçı firmaya soruyorum, bir varil eksik mi gönderdin, kontrol et diyor. Kontrol edildiğine dair mesajı alıyor. Konya Gümrüğü’ne diyor ki, evet bir varil eksik geliyor zaten… Merak etme, 49 varil üzerinden ithalat işlemini yap. Bir TIR karnesi sistemi ile mevcut sistem arasındaki fark bu’ diyerek, Kıyak sistemin modern çağa nasıl uyum sağladığını aktardı.

T1, Ortak Transitin sisteminin konuşan dili

Kıyak, T1 ile ilgili şu cevabı verdi: yapılan ticarette alıcı, gönderici, ülkesi, kilosu, kap adedi, şeklinde ticarete konu olan malın anlatıldığı dokümanın adıdır. Bilgisayar ortamında ekranın adı aslında… Bir A4 kağıdına dökülür. Bu A4 kağıdının aslını şoförünüze verirsiniz. Başka herhangi bir yerde mühürlenmiyor. Şoför bu kağıdı hareket noktasına götürüyor. Bu dokümanların farklı isimleri de var. Mal, AB malı değilse ve AB’ye gidiyorsa T1 düzenlenir, AB malı olup da dışarıya gönderiliyorsa T2 düzenlenir. T2’nin türleri de var’ şeklinde bilgi verdi.

TIR Karnesi 180 EURO, Ortak Transit Sistemi 40 EURO

Ortak Transit sisteminin nakliyecilere sağladığı kolaylıklar konusunda, ortak gümrük işlemlerinin merkezi, şeffaf ve en önemli unsurun ise ekonomi olduğuna vurgu yapan Kıyak, ‘14 yapraklı bir TIR Karnesi için 90 EURO gibi rakamın ödenmesi gerekir. Dönüşte 90 EURO toplam, 180 EURO… Her TIR Belgesi için belgeleri bize önceden gönder diyorlar, ek işlem için ayrıca talep edilen ek hizmet bedelleri vardır. AB ülkelerine tekrar girdiğiniz de bir daha talep edilir… Ayrıca karneyi şoför yazamaz, bir yerde yazdırması gerekir. Yazdırma ücreti 50 EURO, diğer işlemler içinde 30 EURO derseniz 260 EURO’ya tekabül eder. Bu sistem bizim müşterilerimize ortalama 20 EURO’ya mal oluyor. 20 gidiş, 20 dönüş… Yani 220-260 EURO nerde 40 EURO nerde? Bu çok ciddi bir tasarruf’ diyerek sistemin ekonomik olduğunu belirtti.

Uygulama, TIR Karnesine göre çok daha basit

Kıyak, Ortak Transit Sisteminin uygulanmasının basitliğini ise şöyle anlattı: Bir firmamız, Hakkari’den Danimarka’ya halı ihraç ediyor. Hakkari Gümrüğü’ne gidip bir tane ihracat beyannamesi düzenliyor. Bir de faturası var. İhracatçı firma, taşımacıya veya taşımacının temsilcisine diyecek ki, aç sistemi, boş bölümleri beyannameye göre doldur. Söz konusu kişi doldurdu ve gönderdi. Ekranda bir numara çıkar, bu numara sürücünün cep telefonuna mesaj olarak atılır. Sürücü gidiyor bu numara ile Hakkari Gümrük Müdürlüğü’ndeki memuruna numarayı gösteriyor. Numara üzerinden bilgiler çağrılıyor ve çıktısı alınıyor. Bir kopyası şoföre veriliyor ve yürü deniliyor’ şeklinde sistemin işleyişi hakkında bilgi verdi.

‘6 yıldır Türk nakliyecilerine sistemi anlatıyoruz’

Sistemin nakliyeciler tarafından bilinmesi ve tanıtılması konusunda çalışmalar yaptıklarını aktaran Kıyak, sistemi 2006’dan beri sektöre anlattıklarını ve 2013 yılı itibariyle yaklaşık 6 yıldır çalışmalarına devam ettiklerini kaydetti. 250 ülkeye ulaştıklarının bilgisini veren Kıyak, sözlerine şöyle devam etti: ‘eskiden bu sistemin adı RoderNet’ti. Roder aracılığı ile biz bu sistemi taşımacılara götürdük. Sonra RoderNet UND ile birleşince UNDNET yaptık. Yine aynı şekilde SGS’nin bir sistemiydi. Sonrasında UND ve SGS ayrılmak durumunda kaldı. Sonra SGS olarak kendi firmasında devam etti’ şeklinde gelinen süreç hakkında bilgi verdi.

Bakanlık, sistemi destekliyor

Sistemin Bakanlık tarafından desteklendiğini aktaran Kıyak, ‘01 Aralık 2012 yılında Türkiye resmen ortak transite girdi. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, sistemi 27 Aralık’ta düzenlenen bir toplantı ile sektörün tüm paydaşlarına tanıttı. Bakan Yazıcı, ayda bir bülten yayınlatıyor. Aylık olarak kaç tane T1, T2, TR beyanı açtığımızı ve tasarruf rakamlarımızı açıklıyor. Kendilerinin yanı sıra Bakanlığın da sistemin Türkiye’de tanıtılması için ayrıca çalışmalar yürüttüğünü belirten Kıyak, ‘Gümrük Bakanlığı’ndan uzmanlar geliyor. Her bölgenin Ticaret Odaları’nda toplantılar organize ediliyor. İstanbul Ticaret Odası’nda 2-3 toplantı yapıldı. Tüm herkesi davet ediyorlar. Toplam 750 firmadan 350 kadarına ulaşıp, anlatıyorlar’ dedi.

‘Bizim görevimiz transite işlerlik kazandırabilmek’

Sürecin nasıl işlediğine dair bilgi veren Kıyak, ‘biz Türkiye’de kapsamlı teminat sahibi, asıl sorumluyuz, yani kefil kuruluşuz. Bizim gibi Türkiye’de ulusal anlamda 43 firma var. Hem uluslar arası hem de ulusal olarak da sadece 3 firmayız biz. Bizim görevimiz ortak transite işlerlik kazandırabilmek için gerekli olan teminatı sağlamak, bir de veri üretilmesini yani gümrüğe veri akışını temin etmek’ dedi. Kefil firma olarak, bankadan teminat mektubu aldıklarını ve bu mektubu Gümrük Bakanlığı’na verdiklerini kaydeden Kıyak, ‘banka ondan teminat mektubunu benim adıma alıyor. Gümrük Bakanlığı’na veriyorum ve diyorum ki; ben 50 milyon liralık bir hareket yaptırtacağım, bu teminat mektubu süresizdir. Başlıyorum Ahmet nakliyatın aracı, Mehmet nakliyatın aracı günde 800 tane TIR hareketini yönlendiriyorum buradan… 1. TIR varıyor, 200.000 EURO’luk bir teminatla A noktasından B noktasına gidiyor. B noktasına varır varmaz 200.000 EURO’nun blokajı kalkıyor. Bunu ne yapıyorum, bir başka TIR’a veriyorum ve bu işlemlerin tamamı elektronik ortamda gerçekleşiyor. Kimse bunu görmüyor’ diyerek tek tuşla yapılan işlemler hakkında detaylı bilgi verdi. Bu işlemi Türkiye için ve kefil olduğum Almanya’da, Romanya, Polonya, Bulgaristan, Fransa ve İtalya’da aynı sistemle yapıyorum. Fransa’dan Türkiye’ye bir TIR geliyorsa, Fransa’daki teminatımdan kullanırım, Almanya’dan geliyorsa Almanya’daki teminatımı kullanırım. Bu kadar parayı, teminat mektubunu nereden buluyoruz? Biz SGS İsviçre’nin bir kuruluşuyuz, SGS genel gözetim şirketidir. 1876 kuruluşludur ve dünyada 130 ülkede faaliyettedir. Dünyanın en büyük fon şirketlerinden biridir. Teminat mektubu sıkıntımız o yüzden yok’ dedi. Alev ARSLAN 


 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum