UND ve UND Deniz’den Sonra Temel Transport ile Yeni Bir Başlangıç

UND ve UND Deniz’den Sonra Temel Transport ile Yeni Bir Başlangıç

UND’de geçen 12 yıl, yaşanılan tecrübeler, kazanılan dostluklar, yoğun bir bilgi birikimi ve kaybedilenler… UND’nin Eski İcra Kurulu Başkanı ve Temel Transport Genel Müdürü Mine Kaya ile sektöre yönelik konuştuk.

Uzun süre Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND)’de çeşitli görevlerde aktif olarak çalışan UND Eski İcra Kurulu Başkanı Mine Kaya UND’den ayrıldıktan sonra sektörde yönetim danışmanı olarak görev yapmasının ardından, kısa bir süre UND Deniz’de Genel Müdür olarak görev yaptıktan sonra şu anda Temel Transport Genel Müdürü olarak devam ediyor.

Mine Kaya’nın Temel Transport’a geçiş süreci

UND Deniz’in ardından Temel transport Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kınacı tarafından gelen bir teklif üzerine Eylül ayı itibariyle Genel Müdür olarak görevine devam eden Mine Kaya’nın işe başlayış hikâyesi de oldukça ilginç: “UND – RODER birleşmesi döneminde Sayın Kınacı özellikle İtalya vize işlemleri prosedürleriyle ilgili olarak bize oldukça destek oldu. İcra Kurulundan arkadaşlarla birlikte İtalya Konsolosluğu’na bir ziyaret gerçekleştirdik, sorunları aktardık. Daha sonra zaman zaman bir araya geldiğimiz ortamlarda gelecek projeleri üzerine fikir alış verişinde bulunduk. Sektörde çalışmayı hedeflediğim bir dönemde Mustafa Bey benim kendisiyle çalışmamı istedi. Kendisinin heyecanı ve kararlılığı beni etkiledi ve böylece UND Deniz’den ayrıldığımda 6 Eylül’dü 9 Eylül’de burada işe başladım” dedi.


Temel Transport ’ta taşımaların verimliliğini ve hızını artırmakla birlikte daha etkin yapılanmayı hedeflediklerini söyleyen Kaya, sadece karayoluyla hizmet vermediklerini deniz ve hava taşımacılığında da alternatifler sunduklarını açıkladı.

“RO-RO fiyatları çok yüksek”

Ağırlıklı olarak İtalya’ya çalışan temel Transport Fransa ve İspanya’ya da taşımacılık yapıyor. Bu anlamda RO-RO hattını kullandıklarını söyleyen Mine Kaya “Elbette ki navlunların düşmesini arzu ederiz. Sonuç olarak biz sadece RO-RO ile taşımalarımızı gerçekleştiriyoruz. Maliyetlerimizin düşmesi bizi daha etkin kılacaktır. Başkaca bir sıkıntımız yoktur. Bir süredir Tekirdağ’dan kalkmaya başladılar. O da bizim için bir avantaj çünkü firmamızın konumu ve taşıma yapımız gereği özellikle Halkalı, Çorlu vs. gibi yerlerde yaptığımız gümrüklemelerde Pendik yerine Tekirdağ’a gitmek bizim için çok daha büyük bir avantaj haline geldi” dedi.

“Sektörde kalifiye şoför sıkıntısı var”

Vizelerdeki kalış sürelerinden ve sektörde nitelikli şoför sıkıntısı yaşandığına da dikkat çeken Kaya, 22 adet şoförün şirkette çalıştığını belirterek “Sürücülerimiz uçakla Slovenya’ya gidiyorlar, oradan Trieste’ye geçiyorlar. Tek sıkıntımız şu ki bütün sektörün sıkıntısı da aynı zamanda vizelerdeki kalış süreleri. Sektörde de sürücü sıkıntısı var. Kaliteli ve iyi nitelikli sürücülerle çalışmayı arzu ediyorsunuz, öyle olunca da biraz seçici oluyorsunuz. Sürücülerin şu an sayısını arttırmak için bir girişime başladık ki daha hızlı taşımaları gerçekleştirelim. Birbirlerine yedekleyerek çalıştırabilelim” ifadelerine yer verdi.


Temel Transport olarak sosyal sorumluluk projelerinde de yer aldıklarını ifade eden Kaya, lojistik bölümünü bitirmiş kişilerle çalışarak onların sektör içinde bilgi ve birikimlerini geliştirdiklerini belirterek “Bu sektöre değer veriyorsanız eğitiminden başlayarak vereceksiniz, Ondan sonra da kendi bünyenizde kaliteli hizmet sunmak için uğraşacaksınız. Eğer kalifiye eleman isteniyorsa okullarımızın kalitesini giderek arttıracağız. Tabi ki mezun olduklarında tamamen teorik bilgiyle mezun oluyorlar. Ama bunları öğrenmeyecek diye bir şey yok. Sonuçta temelini biliyor. Ben eski bir öğretim görevlisiyim. Bu ayrı bir keyif ve siz öğrettikçe onlardan da bir şeyler öğreniyorsunuz. Öğretmek dünyanın en güzel şeylerinden bir tanesi” dedi.

Temel Transport gözünü Afrika’ya dikiyor

Dericilikten, tekstil ve yedek parçaya kadar birçok ürünü taşıdıklarını belirten Mine Kaya, ileriye dönük projeler içerisinde farklı bölgelere de hizmet vermeyi hedeflediklerini belirterek “Kuzey Afrika bizim için cazip bölgelerden bir tanesi ki özellikle İtalya’dan ciddi bir ihracat var. Bizde bu fırsatları değerlendirebiliriz diye düşünüyoruz” dedi.

'Belge kayıplarına verilen cezalar çok ağır'

Belge kayıplarının da uluslararası çalışan firmalar için ciddi anlamda sıkıntı yaşattığını aktaran Kaya, belge kayıplarında üst üste iki kayıptan sonra firmanın 10 gün boyunca faaliyetinin durdurulduğunu bunun da özellikle Temel Transport gibi neredeyse tek ülke hedefli çalışan firmalar için büyük sorun yaşattığını şu sözlerle dile getirdi: “Sürücünün hatasından kuryenin hatasından veya aracınızın başına bir kaza geldi yandı diyelim, belge kayıplarıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Tabii ki takibi ile ilgili sistemini oluşturuyorsunuz ancak sizin elinizde olmayan bazı etkenler mevcut. Biz Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımıza bu konudaki sıkıntımızı ve taleplerimizi ilettik. Onlar da yakından ilgilendiler. Faaliyet durdurma yerine maddi ceza uygulaması belki ağırlaştırılarak devam ettirilebilir. Birden fazla yapılabilir. Ama faaliyet durdurma ciddi anlamda bir sorun. Rekabet gücünüzü kaybedersiniz. Başka alternatifimiz yok. Tamam, UBAK belgelerimiz var ama gerek kullanım esasları gereği, gerekse araç sayınıza bakıldığında bu 10 günü atlatmanız mümkün değil. Buna bir çözüm bulunması sektörümüzdeki birçok firma için büyük önem taşımakta”

'AB kendi pazarını ve taşımacısını korumaya çalışıyor'

Avrupa birliğine üye olan ülkelerin bir takım inisiyatif kullanma hakkını da elinde bulundurduğuna dikkat çeken Temel Transport Genel Müdürü Mine Kaya, topluluk lisansına sahip olan AB üyesi ülkelerin çeşitli mevzuatlara dayanarak bir takım zorunlulukları da nakliyeciye getirdiğini, hatta Avrupa birliğinin kendi içindeki kabotaj taşımalarına da bir takım yeni uyarlamalar getirerek kendi pazarını ve kendi taşımacısını korumaya çalıştığını bunun da Türkiye gibi ülkeler açısından sıkıntı yarattığını aktardı.


Temel Transport Genel Müdürü Mine Kaya konuya ilişkin olarak “Avusturya’daki tren zorunluluğu birçok açıdan Türk taşımacısı için çözülmesi gereken bir süreç. Gerek AB mevzuatı gerekse çevreyi korumak adına diyorlar ama sonra AB’ne üye olan ülkeler için tren zorunluluğu ortadan kalkıyor. Ama orada da dayandırdıkları şu; AB’nin eğer yanlış hatırlamıyorsam 881/92 sayılı direktifi AB sınırları içerisindeki taşımalarda geçerli olan Topluluk Lisansı ve ilgili düzenlemeleri içermekte. Adı geçen direktifte AB dışındaki ülkeler ile yapılacak taşıma anlaşmaları her bir AB üyesi ülkenin kendi inisiyatifindedir diyor. İşte o zaman Avusturya Bulgar, Romen taşımacısına uygulanan tren zorunluluğunu kaldırırken, AB üyesi olmayan ülkelere tren zorunluluğu getirerek bir çeşit tarife dışı engel oluşturuyor. AB’ne göre biz henüz AB üyesi değiliz, ama diğer yandan Gümrük Birliği üyesiyiz. Dolayısıyla sorun buradan çıkıyor diye düşünmekteyim. Avusturya, tüm bunlara istinaden AB üyesi olmayanları engellemeye çalışırken AB’ne taşıma yapan ve üye olmayan ülkelerden en çok taşıma bizim ülkemizden yapıldığı için en fazla etkilenen de biz oluyoruz. Öyle olunca da en büyük sıkıntıyı biz yaşıyoruz” dedi ve çözüm yolu olarak şöyle bir öneri getirdi: “Avusturya gidiş-dönüş karşılığı elde edilen bonus belge sayısı arttırılabilir ve tren fiyatlarının indirilmesi, mevcut koşulların iyileştirilmesi için bir takım uzlaşmalara varılabilir. Yani maliyeti ne kadar düşürebilirse, istasyonlarda beklemeleri, kuyruklarda yaşattığı sıkıntıları en aza indirebilirse, kaliteli ama ucuz hizmet verebilirse faydası olacaktır. Ancak, sektörümüzde yer alan güzel örneklerde olduğu gibi artık kombine taşımacılık ve multimodal taşımacılık kavramlarına alışmamız gerekiyor”

'Avrupa krizi, Suriye ve Mısır’da yaşanan karışıklıklar Türk nakliyecisini zora okuyor'

Sektörde ciddi sorunlar yaşandığının altını bir kez daha çizen Kaya, Avrupa krizinin halen sona ermediğini o sebepten dolayı Avrupa’ya taşıma yapan firmaların dar bir boğazdan geçtiğini, hemen ardından yaşanan Suriye Krizi’nin bölge nakliyecisine büyük bir darbe vurduğunu, keza mısır’da yaşanan sorunların aynı şekilde sıkıntıları arttırdığını belirterek konteyner taşımacılığına doğru büyük oranda kayma yaşandığını söyledi.

Mine Kaya sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Sorunlar yaşandıkça talep konteyner’e kayıyor. Konteyner’e kaydığı sürece o bölgenin nakliyecisi için ekonomik kayıp. Orada taşıma yapamayanlar bu sefer başka bölgelere kaymaya başlıyor o zaman o bölgenin taşımacısının da payı azalıyor. Hepsi birbirlerine zincirleme bağlı. Dolayısıyla belki de taşıma politikası olarak bir takım teşvikler, bir takım desteklerle çalışmalar yapılması gerekiyor. Çünkü o bölgede 200’e yakın nakliyeci var. Sadece orada değil, Avrupa taşıması yapan firmaların içinde de var. Ya küçülüyorlar, ya başkasına devrediyorlar, ya da tümüyle faaliyetlerini durduruyorlar. Bunlar önlenmeli. Tabi ki kurumsallaşamıyorsanız ve belli başlı çalışma şeklinizi küreselleşme ile paralel hale getiremiyorsanız rekabet etme şansınız yok. Çağa ayak uydurmak zorundasınız. Lojistik yapmak istiyorsanız bunun için gerekenleri yapmak zorundasınız.”

'Çok modlu taşımalar arttırılmalı'

Günümüz dünyasında çok modlu taşımalara ağırlık verilmesi gerektiğini özellikle vurgulayan Kaya, bu değişime göre kendilerini yapılandıramayan nakliyecilerin sektörden çekildiğini ya da tamamen kapandığını belirterek “bunların yanında birkaç yıldan beri süregelen ekonomik kriz, bölgesel sorunlar nedeniyle ekonomik sıkıntı içerisinde olan nakliyeciler var. Bunların hepine bir köklü çözüm bulmak lazım. Yurt içindeki akaryakıt maliyetleri malum. Maliyetlerin ortalama yüzde 40’ını yakıt oluşturuyor. Bunlara bir çözüm getirmek gerekiyor” dedi.


Ortadoğu’ya taşıma yapan nakliyecilerin bir kısmının bölgede yaşanan sıkıntılardan dolayı taşımalarını Batı’ya kaydırdığını söyleyen Mine Kaya Pazar payı kaybeden batılı nakliyeci ile yaşam mücadelesi veren Ortadoğu taşımacısının yaşadığı karmaşayı önlemek için kamu ve özel sektörün bir araya gelip uzun soluklu bir planlama ve çalışma yapması ve çözüm platformu sağlaması gerektiğini söyledi.

Kaya ayrıca, uzun vadeli bir takım iyileştirmeler yapılması gerektiğini ifade ederek sigortaların veya vergilerin ötelenmesinin geçici bir çözüm olduğunu belirterek ekledi. “Siz para kazanamadığınız sürece istediğiniz kadar vergiyi öteleyin, ötelediğinizde de ödenemeyecektir demektir. Dolayısıyla onların yaşamlarını idame ettirmek için gerekli olan kaynağı yaratacak alternatifleri çok iyi oluşturmak lazım. Belki bir takım incelikler yapılabilir. Mesela geçmiş dönemde olduğu gibi Türk taşımacısı ile malların gönderilmesini sağlamak amacıyla ihracatçıya yönelik bir takım teşvikler veya destekler oluşturulabilir. Sonuçta o bölgenin Türk taşımacısı kan kaybediyor” diyerek Türk ekonomisinin can damarı olan nakliye sektörünün ayakta kalması için çalışmaların bir an önce yapılması gerektiğini belirtti.

Erkek egemen sektörde kadın olmak

Erkek egemenliğine dayalı olan nakliye sektöründe kadın yönetici olarak büyük bir sıkıntı yaşamadığını da belirten Kaya, işini iyi yapma bilinciyle hareket ettiğinden dolayı bir süre sonra cinsiyet olayının tümüyle ortadan kalktığını belirterek “Siz bilginizle, donanımınızla bir süre sonra kendinizi kabul ettiriyorsunuz. Bunu sağlayabiliyorsanız, birde karşınızdaki insanlarla empati kurabiliyorsanız, onların dilinden ve ihtiyaçlarından anlayabiliyorsanız, o zaman zaten ilişkilerinizi yürütebiliyorsunuz ve size saygı duymaya başlıyorlar” dedi ve sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Erkeklerle kadınların kafa yapısını dikkate aldığınızda; kadınlar çok fazla detaycılar. Bu detaycılığın bizlere artı avantaj sağladığını söylemek isterim. Dolayısıyla bu sektörde özellikle giderek kadın sayısı da artıyor. Özellikle de bayan yöneticilerin sayısı artıyor. İnanın ki çok da başarılı oluyorlar. Çünkü o detaycılığın bize çok faydası oluyor. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar araştırıyor ve olabilecek kötü senaryoları görebiliyorsunuz. Tabii ki bu özellik her iki cins için de geçerli ama bizde biraz daha fazla diye düşünüyorum. Sanırım bir de annelik tarafımızı kullanıyoruz iş hayatında.”

Sektörün kendisine birçok şey kazandırdığını bunların başında sabır ve dayanıklılığın olduğunu belirten Kaya sözlerini şu şekilde tamamladı:“Bu sektör tutku yapan bir sektör. Bırakamıyorsunuz, girdiniz mi çıkamıyorsunuz. Bu hızı, hareketi ve stresini dahi kesinlikle arıyorsunuz. Canlılık hissi veriyor. Böyle bir sektörde çalışmak bana sabrı öğretti, dayanıklılığı öğretti, çok fazla insan tanıdım.

RÖPORTAJ: Oya KAYA 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum