Keşke bizi de dinleyen olsa

Ertuğrul Tarhan

Son iki haftanın önemli gündemi Telekulak diye adlandırılan kişilerin telefonları dinlenmesi En son Önder Sav'ın dinlenme haberleri fiyasko gibi görünse de Türkiye'de ve dünyanın her yerinde telefonların çeşitli birimlerce dinlendiği bir gerçek. Bugünde Alman haberleşme devi Deutsche Telekom (DT) idaresinin, milletvekillerini dinlediği haberini Hürriyet gazetesinde okudum. (01.06.2008)

Hiç kimsenin kendisinin dinlenmesinden memnun olacağını, kabul edeceğini zannetmiyorum. Ama kendi şahsi düşüncem, aşağıda yazacağım sorunlarımızın çözümünde ulaşabildiğimiz tüm kesim ve yetkililerce sözlerimizin kale alınmadığını görünce sanayinin, üretimin ve tüm sektörlerin lokomotifi olarak görülen bazı ülkelerde hizmet sektörü kapsamı dışında değerlendirilen karayolu eşya ve yolcu taşımacılarının ağzımızdan çıkanı dinlemiyorlar. Belki kulağımızdan çıkanı dinlerler ve sektörün yaşam, ayakta kalma çabalarına belki de çözüm bulunur düşüncesiyle; "KEŞKE BİZİ DE DİNLEYEN OLS" diyorum. 

Denizcilik ve demiryolu hayranı Ulaştırma Bakanı, aynı zamanda demiryolları yönetim kurulu üyeliği yapan Kara Ulaştırması Genel Müdürü, 2002 yılından beri vekâleten yönetilen Gümrükler Genel Müdürlüğü, İstanbul Valisi ve İstanbul Belediye Başkanlığı; açıklanan Mayıs ayı ihracat rakamı 120 milyar doların yüzde 53 ünü taşıyan uluslararası eşya taşımacılarına, yurt içi eşya ve yolcu taşımalarının yüzde 92 sini gerçekleştiren sektörün temsilcilerinin sözlerini, çözüm önerilerini dinlemediler.

SÖZLERİMİZLE DİNLETEMEDİKLERİMİZDEN BAZILARI;

1- 2003 yılında taslağı açıklanan taşıma kanun ve yönetmenliğine çeşitli platformlarda sektör
Temsilcileri itirazlarını ve önerilerini söylediler, dinlemediler. 

2- Geçiş belgesi dağıtım esasların toplantılarında sizin görüşleriniz tavsiye niteliğinde olacak son sözü ben söyleyeceğim dediler, sektörü dinlemediler. 

3- 11-12 Mayıs 2007 de ";Bulgaristan ile yapılan anlaşmayı biran önce meclisten geçirerek uygulamaya koymak gerekiyor. Aksi takdirde Bulgarlar anlaşmadan vazgeçebilirler."; sözünü dinlemediler. (Sektörün bu öngörüsüne kayıtsız kalarak bekletenler, şuanda Türk taşımacısı ve ihracatçısının cebinden senede ortalama 60-100 milyon Euro çıkmasına sebep oldular/olacaklar.)

4- ";Kapıkule'de senelerdir uzun kuyruklar sonucu 1 ila 3 günlük gecikmelerle yüklerimizi teslim edebiliyoruz."dedik çözüm önerdik, dinlemediler.

5- Alternatif olarak Hamzabeyli sınır kapısını açtılar; “Hem motorin satışı lazım, hem de personel sayısı yeterli değil hafta sonu kuyruklar devam ediyor.” dedik dinlemediler.

6- ";Kapıkulede yenileme kapsamında inşaat nedeni ile kuyruklar son bir aydır artık hafta arası 6 ila 8 kilometre; hafta sonu 15-25 kilometrelere ulaşıyor, hem buna çözüm bulun hem de motorin satışı olan İpsala kapısını da alternatif olarak açın dedik. " dinlemediler. (Kapıkule ve Hamzabeyli ile birlikte son 5 senedir İpsala'dan çıkış serbest idi.)

7- "2005 senesi Şubat ayında Vali ve Belediye Başkanı Emirgan'da çay içerken İstanbul trafiğine çözüm olacağı düşüncesi ile 3,5 tondan yukarı yük taşıyan kamyonet-kamyon ve TIR'lara sabah 06.00-10.00; öğleden sonra 16.00-22.00 saatleri arası toplam 10 saat İstanbul'da yürüme yasağı getirmeleri (Yabancı plakalı araçlara serbest) nedeni ile yurt içi ve yırt dışı ticaret olumsuz etkilenir. Örnek olarak İngiltere Londra'da otomobillere para ile giriş yapılan ana merkezlerine tüm ticari araçların, günün her saatinde para ödemeden giriş çıkışları serbest" dedik, dinlemediler.

8-Dış ticaretin ana merkezi İstanbul'da tüm gümrükler şehir içinde buna önerilerimizi de sunarak çözüm istedik, dinlemediler.

9-"Sene başından itibaren motorine yurt içinde yüzde 28, sınır kapılarında gümrüksüz, KDV ve ÖTV'siz adı altında satılan motorin yüzde 47,65 arttı. Bu şartlarda taşımacılık yapılamaz halde." dedik dinlemediler.

10- Yukarıda yazdığımız ve yazamadığımız tüm iyileştirme önerilerimizi, aynı zamanda taşıdığımız yüklerin sahiplerinin temsilcileri olan TOBB, TİM, TÜSİAD MÜSİAD ve Ticaret 
Odaları başkanlarına "Mallar sizin. Karayolu ile taşıma yapılan yerlere ve bilhassa Avrupa'ya yakınlık avantajımızı kaybediyoruz." dedik. Yetkililere anlattılar fakat onları da dinlemediler.

Cem Yılmaz'ın en son yer aldığı reklamda telefonla nakliyeciyi arayan kişiye "NAKLİYATÇI İDİK, ŞİMDİ BAKLİYATÇI OLDUK" sözü Cem Yılmaz tarafından kafiyeli bir espri olarak sunulsa da, önümüzdeki günler bu şekilde devam ettiği müddetçe nakliyecilerin bakliyatçılıkta dahil herhangi bir meslek içinde olabileceklerinden kuşkuluyum. 

 

Hayat denklemi 
Çalışma (10) x Doğruluk (10) x Bilgi (10)x Şans(0) = 0!. 
''Şans zihnini hazırlayanlara yardım eder''
Türkiye'mi, sektörüme başarılı, kazançlı ve şanslı günler dilerim.

Ertuğrul TARHAN