Yolcu Taşımacılığı ve Seyahat Acenteleri Zümre toplantısı İTO'da yapıldı

Yolcu Taşımacılığı ve Seyahat Acenteleri Zümre toplantısı İTO'da yapıldı

Taşımacılık sektörün sorunlarının tartışıldığı, sektörün duayenlerinin katıldığı ve İto İcra Kurulu Üyesi Hasan Kesimin konuşmasıyla başlayan toplantıya Mustafa Yıldırım başkanlık etti.

Yolcu Taşımacılığı Ve Seyahat Acenteleri Meslek Komitesi Zümre Toplantısı, 21 Ocak’ta İTO’da (İstanbul Ticaret Odası) yapıldı. İTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Hasan Erkesim’in konuşmasıyla başlayan toplantıya, turizm taşımacıları ve yolcu taşımacılığı sektörü çalışanları katıldı.

Erkesim konuşmasına, “ Ulaştırma sektörü, Türkiye kalkınmasına katkı sağlayan sektörlerin başında geliyor.” Diye başladı.

Erkesim, ‘’AB Uyum Yasası çerçevesinde 8+1 araçların otomobil statüsüne düşürülmesinde yetki belgesinde yaşadıkları sıkıntılar, bize intikal eden sorunların başında geliyor. Ulaştırma Bakanlığı’nın 10 Ekim 2013 tarihinde yayınladığı genelgede, B2 B3 D2 D3 ve B4 yetki belgesine sahip araçlara; 31.12.2016 tarihine kadar uyum süresi tanındı. İstanbul’da turizm servis aracı güzergâh kullanım izin belgesine sahip taşımacılar için BELBİM her yıl yenilemesi kaydıyla bakanlığın tanımlandığı uyum süresi kadarını çıkarttık’’dedi.

Sektörün diğer sıkıntısının ise, otogar olduğunu söyleyen Erkesim, ‘’ Bu sorunun ortadan kalkması için harem otogarının kalkması gerekiyor. Sektörü zorlayan yapısal değişimler olduğu hepimizin malumu. Sivil havacılıkta ve yüksek hızlı trenlerde olan gelişim, muhakkak sektörü etkiliyor. Bunların sektörü yok edeceğini düşünmeyip aksine sektörü değişim ve gelişime zorlayan; sektörü geleceğe taşıyacak itici güçtür’’ dedi.

“Ortak kullanım alanları ortadan kalkmalı”

Birçok firmanın, hala kullandığı ortak servis, ortak terminal ve ortak toplama merkez gibi; maliyet düşürücü uygulamalarında ortadan kalkması gerektiğini belirten Erkesim, Bir diğer konu olan bilet satışlarına değindi. Sektörün, tamamen elektronik bilet satışına geçmesi gerektiğini söyleyen Erkesim, ‘’Otogar çıkış fiyatlarında, Ulaştırma Bakanlığı değerlendirmeler yapıyor. Türkiye’de ki yolcu taşıma sektörü en gelişmiş ve en kaliteli hizmet şartlarıyla dünyanın en iyilerinden biri halindedir. Turizm Taşımacılarının da durumunu göz önüne almak zorundayız’’ dedi.

Erkesim konuşmasına; ‘’ İstanbul, her yıl milyonlarca turist alan bir şehirdir. Turistlere yönelik hizmet veren taşımacılarımızın da birçok sıkıntısı var. Turizm taşımacılarımızın en büyük sorunu park sorunudur. Umarım, en yakın zamanda Tarihi Yarımada ve Karaköy-Kabataş bölgesinde taşımacılarımızın kısa süreli bekleme yapabileceği alanlar oluşturulur. İTO olarak, bizler çalışmalarımıza; siz sektör mensuplarının talepleri ve kendi araştırmalarımıza göre iş yapıyoruz. Biz tarafları bir araya getirip olumlu gelişmeler kaydediyoruz. Sizin her türlü görüş ve sorunlarınıza açığız“ şeklinde devam etti.

 



“UKOME, bize yardım etmiyor”

TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği) Başkanı Başaran Ulusoy, ‘’Seyahat Acentesi kurabilirsiniz, Devlet sana bu hakkı veriyor. Ancak belediyeler sıkıntı çıkarıyor. Belediye, bizden A1 belgesi almamızı istiyor ancak; benim ona ihtiyacım yok. Ben, kendi arabamı kullanıyorum. 35 milyon lira kazanç sağlıyoruz. 40 milyon kişi taşıyoruz. İç turizmde 35 milyon kişi taşıyan biz, eziyeti çeken yine biziz. 2023 yılı için Turizm Acentesi Birliği ve Bakanlık olarak, bir hedef konuldu. Hedef, “İstanbul’a 25 milyon turist getirmek”. Pahalı turist gelsin diyorlar, turist geliyor; belediye, sen bu turistleri bu arabaya alamazsın diyor. Neden diyorum 75 koltuğun olmalı. Koltuğum 74, diye taşıma yapmamı engelliyor’’ dedi.

“Yürüyüş Bandı yapsınlar.”

Ulusoy, konuşmasına UKOME’ yi eleştirerek devam etti. ‘’ UKOME bir duvar, her şeyi o biliyor, biz bilmiyoruz. Biz taksiciler gibi kontak kapatamayız. Kamyoncular gibi, köprüyü kapatamayız. Nedeni yolcuyu, ulaşması gereken yere tam zamanında ulaştırmalıyız. Hakkımızı medeni bir şekilde arıyoruz biz. Hakkımızdan fazlasını istemiyoruz. UKOME, bize yardım etmiyor. Böyle giderse turistleri yürüyüş bandıyla taşıyacağız. UKOME, bize başka şans tanımıyor. Eğer böyle olmasını istiyorlarsa; Tarihi Yarımada’ya yürüyüş bandı yapsınlar, her kes rahat etsin. Kim bizim işimizi yapmamızı engelliyorsa bizi rahat bıraksın’’ şeklinde konuştu.

 



“Ulaştırma Politikalarında çok yanlış var.”

Konuyla ilgili konuşan Mustafa Yıldırım, ‘’Bu sektörde ki herkesin sıkıntısı hemen hemen aynı. Ulaştırma ile ilgili kuruluşlarımız; Bakanlığımız, Belediyelerimiz, UKOME bize destek olacağına; köstek oluyor, yol kesiyor. 2002 yılından beri Türkiye’de, ulaştırma politikalarında çok yanlış var. Bu, ulaşım sektörünü her boyutuyla mutsuz etti. Bu politikaların, iyileştirilmesi lazım. Bugün ki mevzuatla, Türkiye’de taşımacılık yapmak mümkün değil. 2015 yılına kadar, bu sektörde ki herkesin görüşlerini alarak, taşıma sektörünün önünün nasıl açılacağına dair; bir mevzuat düzenlemeyi hedefliyoruz. UKOME, öyle bir yer ki sizin düşüncelerinizin hiçbir önemi olmayan, karar almaya geldiğinde size hiç sormayan bir kurum. Ancak uygulama başladıktan sonra sıkıntı çıktığında kimse sorumluluğu üstüne almıyor.’’ dedi.

“Türkiye’nin kalkınmasında ve gelişmesinde bu sektör çalıştı.”

TTO (Trabzon Ticaret Odası) Başkanı Ali Osman Ulusoy, ‘’Sektörün kara taşımacılığı ve otobüs işletmeciliği en çok hizmet veren alanıdır. Sektör en güçsüz dönemini yaşıyor. Bizim, bu ülkede 64 yıldır Ulaştırma Bakanlarımızla bir problemimiz olmadı; ama şuan kara taşımacılığının gelişmesini engelleyen bir ulaştırma bakanlığı var. Biz, demiyoruz ki hava taşımacılığı gelişmesin. Hava taşımacılığının gelişmesi, bir ülkenin kalkındığını gösterir. Ben kara taşımacılığının ve otobüsçülüğünün kuruluşunda vardım. Kuruluşundan bu yana Türkiye’nin kalkınmasında ve gelişmesinde bu sektör çalışmıştır ve çalışacaktır’’ diye konuştu.

Sektör çalışanlarının, sıkıntılarının aynı olduğunu dile getiren Osman Ulusoy: “ Bu sektör bir lokomotiftir. Türkiye’nin kalkınmasına yardımcı, en öncü sektörlerden biri taşıma sektörüdür. Ama sorunlarımız var, bu sorunların ortadan kalkması lazım. Türkiye’ye yılda 30 milyon turist geliyor. Bu 30 milyon turisti, turizm taşımacıları limanlardan, hava alanlarından, otogarlardan alıp; gidecekleri yere götürüyorlar. Ama tüm çalışmalarına rağmen, emeklerinin karşılığını alamıyorlar. İhracatçı keza aynı şekilde. Gittim ve gördüm, Habur’da, İpsala’da, Kapıkulede, 10 km uzayan bir kuyruk var. Bakıyorum, ihracat yapan bizim vatandaşımız; sınır kapısında haddiden fazla bekletilen yine bizim vatandaşımız.

“Bu sektöre hak ettiği değer verilmeli”

Sınır kapımızdan geçen yabancı taşımacılar bekletilmiyor, kendi taşımacımız orada günlerce bekletiliyor. Bu sorunların bir an önce ortadan kalkması lazım. Bu sektöre hak ettiği değer verilmeli.” dedi.
Kendi aramızda ki rekabete dur demeliyiz diyen Ulusoy: “Birbirimizle tartıştığımız, didiştiğimiz her an sektör kan kaybediyor. Türkiye Otobüs işletmeciliği geriye gidiyor. 5 yıl önce 2 yaşından büyük araç kullanmıyorduk sektör olarak; ancak şimdilerde otobüs yaşları artıyor ve değiştiremiyoruz’’ şeklinde konuştu.

 



“Karayolu taşımacılığı, taşımacılığı demokratikleştiren bir yöntemdir.”

Eski Turizm ve Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı, ‘’Karayolu taşımacılığı, taşımacılığı demokratikleştiren bir yöntemdir. Aynı kalitede araçlarla Türkiye’nin her yerinde aynı hizmeti verebiliyorsunuz. Karar verdiğinizden bir saat sonra istediğiniz yere bilet alıp gidebiliyorsunuz. Başka bir taşıma sektöründe bu yoktur’’ diyerek sözlerine başladı.

Karayolu taşımacılığının, devletin ve belediyelerin yalnızca ve yalnızca gelir elde ettiği bir sektör haline geldiğini söyleyen Akarcalı. “Vergisiyle mazotuyla devleti besliyor, ruhsat ve garaj parasıyla belediyeler, sigorta ile finans sektörü satın aldığınız otobüs ve servis araçlarıyla otomobil sektörünü geliştiriyorsunuz.” Dedi.

“Ankara, çok çocuklu anne gibi”

Sorunların, yalnızca Ankara’da çözülebileceğini belirten Akarcalı; “Ankara, çok çocuklu anne gibi, kimin sesi daha çok çıkarsa onu besliyor. Ankara güçten kuvvetten anlar. Benim gördüğüm sektörün dağınık vaziyeti Ankara’nın işini kolaylaştırıyor. Hava yolu taşımacılığı Bakanlığın bir parçası. Trende aynı şekilde bakanlığın bir parçası ancak karayolu taşımacılığı bahçesinde bile yok.” Dedi.
Ankara’nın hazırı sevdiğini, mevzuatın hazırlayıp Ankara’yla öyle görüşülmesinin doğru olacağını dile getiren Akarcalı engelli konusuyla ilgili : “Devletin vermesi gereken hizmeti şirket veriyor. O zaman devlet vergiden düşsün.” Dedi.

Belediye garajlarının, otobüslerden, servislerden hatta taksilerden ücret almasının bir angarya olduğunu ve bunun haraçtan farkının olmayacağını çünkü alınan ücret karşılığında bir hizmetin olmadığını sözlerine ekledi.

 



“Artık yaşama şansı kalmayan bir sektördeyiz.”

Bülent Akarcalı’nın konuşmasına destek veren, Mustafa Yıldırım şunları söyledi: “ Çember daraldı, artık yaşama şansı kalmayan bir sektördeyiz ve bu sektörü sürdürmek zorundayız. Dünyanın hiçbir ülkesinde Türkiye’de ki gibi kolay ve kaliteli yolcu taşımacılığı yok. Ancak gücümüzü toparlayamıyoruz. Birbirimizle didişmekten devletle anlaşmaya varamıyoruz ve hakkımızı arayamıyoruz.” Dedi.

“Karayolu yolcu taşımacılığı zor bir süreçten geçiyor.”

Türkiye Otomobilciler Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan ise; “Karayolu yolcu taşımacılığı zor bir süreçten geçiyor. Seyahat özgürlüğü hem bir hak hem de korunması gereken bir kavramdır. Karayolu yolcu taşımacılığı ekonomik ve ulaşım ağı nedeniyle en çok kullanılan taşımacılığıdır. 2003 yılında karayolu yolcu taşıma ile ilgili çıkan kanunla birlikte sektörümüz hızla kurumsallaşmaya başladı. Bugün tarifeli sefer yapan grupta 343 otobüs firması 7850 otobüsle tarifeli taşımacılıkta yılda 250 milyonun üzerinde insanımızı taşımaktadır.” Dedi.

Son dönemlerde duble yolların artışı, sık yapılan denetlemeler, hurda araçların trafikten çekilmesi gibi faaliyetlerle karayolu taşımacılığı daha güvenli hale geldiğini belirten Erdoğan; “Bugün itibariyle d2 belgeli, 1515 firma 34 bin otobüsle Turizm sektöründe hizmet vermektedir. KDV, kasko, zorunlu vergiler, servis giderleri, terminal ücretleri, korsan taşımacılık, mevzuatta ki bazı zorunlar bizi zor bir sürecin devam edeceğine inandırdı. Firmaların kendi aralarında ki rekabette bu duruma köstek oluyor.” Dedi.

 



“Servisten kendimizi kurtarmalıyız.”

Afyon Kocatepe Üniversitesi Sultandağı Meslek Yüksek Okulu Müdürü Kemal Karayormuk, sektörün sıkıntıları hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Karaoymuk: “Cep otogarları yapmamız lazım. Bununla birlikte, yapılacak olan tüm otogarları raylı sistemle entegre hale getirmek lazım. Böylelikle servisten kurtuluruz. Servis, belli bölgelerden yolcuları alıp; otogara götürüyor ve trafik yüzünden, yolcunun seyahat süresi uzuyor. Yolcu bu durumdan memnun değil ve onun için de raylı sistemleri Esenler Otogarında olduğu gibi entegre hale getirdiğimizde, yolcu hızlı bir şekilde otogara ulaşabilir ve hem yolcunun seyahat süresi uzamaz, hem trafik konusunda ki sıkıntılar bir nebze olsa da düzeltilir hem de şirketler servis maliyetini ortadan kaldırarak ekonomik açıdan rahatlar.”

 



“Zarar, 1 Milyon Lira’nın üzerinde.”

Mustafa Yıldırım: Otobüs işletmesi 2000-2014 ulaştırma politikaları, akaryakıt vergileri ve diğer konjüktürlerden olumsuz yönde etkilenmiştir. Diğer ulaştırma alanları desteklenirken karayolu üzerine ağır mali yükler getirilmiştir. %25 yolcu kaybına uğrayan sektörün gelirleri %35 azalarak 1 milyon liranın üzerinde zarar etti.

Planlanın ve yapılmakta olan tren taşımacılığı sektörümüzü daha da daraltacaktır. Devlet demiryollarından para kazanamıyor. Tüm mali yükler karayolu taşımacıların sırtına bindirildi. 10 yıl önce Türkiye’de borcuna en sadık meslek kesimi otobüs kesimiyken şimdi borcunu ödeyemez hale geldi. Dünkü şartlar artık yok. Dün hava taşımacılığı bu kadar gelişmiş değildi, araç sayısı azdı ve bizler bu durumda para kazandık ama şuan karayolu yolcu taşıma firmaları ve otobüs firmaları artık bugünün şartlarına ayak uydurmak zorunda. Dünkü şartlarımız bugün yok, bugün ki şartlarda yarın olmayacak, şartlar daha da kötüleşecek.

“Biz engelliler kanunu tanımıyoruz.”

Mustafa Yıldırım engelliler kanunu konusuna değinirken; “Engelliler kanunu sektörümüz tanımıyor, tanımamalı. Amerika da ve Almanya da bu sistem yok isteğe göre yapılıyor, tercihe teşvik veriliyor. Şehirlerarası otobüslerde ve turizm otobüslerinde, 4 tane koltuğunuzu feda edeceksiniz. Sektörde 40 bin araç var, 160 bin koltuğu kaldırmanız ve tüm yıl boyunca bu 4 koltuğu kullanmayacaksınız. Bunun kullanım oranı yüzde 2. Benim boş giden koltuklarımın parasını kim verecek? Biz engellilere karşı değiliz ve onların yanında olmak istiyoruz. 4 koltuğumuzu feda edelim o da sorun değil. Ancak benim zararım ne olacak? Bunu kim karşılayacak? Engellileri otobüslere bindirebilmek için 25 bin € değerinde bir asansör sistemi kurmanız gerekiyor. Bu sistemi her araca yapmak gerekiyor peki bunun maliyetini kim karşılayacak? “ dedi.

“Dünyanın en pahallı akaryakıtını kullanmaya doğru gidiyoruz.”

Yıldırım, Norveçten sonra dünyanın en pahallı akaryakıtını kullandıklarını ve 2000 yılında, Türkiye akaryakıt ücretlerinde Avrupa ortalamalarında iken; balkan ülkelerine göre, en alt seviyedeyken şuan vergilerden dolayı en pahallı akaryakıtını kullanmaya doğru gittiklerini ifade etti.


 



Otomotiv ve Sanayi Derneği Genel Sekreteri Ercan Tezer, her büyük şehirde bir toplu taşıma örgütü olduğunu ve bu örgütlerin kendi mevzuatlarının birbirinden farklı olduğunu dile getirirken; Kentlerin, bu kadar yoğun yaşama açıldığı bir ülkede; kent içi taşımacılığının, ulusal kuruma bağlamayıp bunu tamamen yerel yönetimlere bağlı bırakmak doğru olmadığını söyledi.

“Otobüs sektörünü engelli hale getirmeye kimsenin hakkı yok.”

Engelli konusuna da değinen Tezer, bu konunun Türkiye’de en fazla istismar edilen konulardan biri olduğunu söyledi. Tezer: “ Engellileri kurtaralım derken; Türkiye’de ki otobüs sektörünü engelli hale getirmeye kimsenin hakkı yok.” Dedi. Engelli uyum yasası çerçevesinde, tadilatın yapılacak araçların; çok önemli bir denetime tabi tutulması gerektiğini ve tadilat esnasında yapılacak yanlış bir uygulama, aracın şasesine zarar verip, aracın yapısının bozulacağını ve tadilat yapılan araçların ciddi bir şekilde denetlenmesi gerektiğini söyledi.

 



“Nasıl rekabet edebilirim? Değil, Nasıl birlikte Çalışabilirim”


Eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel: Havayolu Yolcu taşımacılığı ile Karayolları Yolcu taşımacılığı arasında inanılmaz bir rekabet olduğunu söyledi. “Rakibinizde sizin elinizde olmayan bir araç var.” Diyen Yücel, havayolu taşımacılarının saat konusunda; karayolu taşımacılarına göre 6 kat daha hızlı olduğunu sözlerine ekledi. Karayolu taşımacılarına tavsiye veren Yücel: “Havayolu taşımacıları, sizden 6 kat hızlı; bu yüzden bununla nasıl rekabet ederimden daha çok, bununla nasıl birlikte çalışabilirim konusuna eğilmeniz gerekir.” Dedi.

Yücel : “Kastamonu’da bir hava limanı yapıldı. Karayolu Yolcu taşımacılığının yıllık taşıdığı yolcu sayısı 225 milyon kişi, Kastamonu’ya yapılan havalimanına 34 bin kişi taşınmış. Siyasilerin sorumsuzluğudur bu. İkinci husus ise; siz gümrüklü akaryakıt alıyorsunuz, havayolu gümrüksüz akaryakıt alıyor. Ancak sizin şöyle bir avantajınız var: “ Havayolu taşımacılığında her şey dolar üzerinden yapılıyor. Personelinden akaryakıta kadar her şey Dolar ile ödeniyor. Dolar 2,5 lira olursa; Havayolu Yolcu taşımacılığı sizin rakibiniz olmaktan çıkar. ”dedi.

“İspark haracın, yerel yönetimleştirilmiş halidir. “

İstanbul’da yollar sokaklar kullanılmamaktadır.” Diyen Bahattin Yücel, “İspark haracın, yerel yönetimleştirilmiş halidir. İstanbul’un en önemli caddelerinden birine gidin, üç sıra araba görürsünüz. Cumhuriyet Caddesi orada üç sıra araba görürsünüz. Bunun açıklaması olamaz.” Dedi.

Yücel, konuşmasının devamında; salonda bulunan Hüseyin Kurtoğulları’nın, başına gelen bir hadiseyi anlattı. “Hüseyin Bey, 45 yıldır Turizm taşımacılığı yapıyor. 25 yıldır da, dünya markası haline gelmiş bir turizm şirketinin de sahibidir. Yılda milyonlarca döviz gelmesini sağlayan, ve çok sayıda yabancı turist ağırlayan Hüseyin Bey, İBB Başkanı’nın akrabası ve Bir başbakan yardımcısının da dünürü olan bir zat. Bu işe girdi. Bunun üzerine UKOME, karar aldı. Şehir içinde tarifeli yolcu taşımak, toplu taşımacılığa girer. Bu konuda da yetki İETT’ye verilmiştir. Bu yüzden, burada yapılan iş kanunsuzdur diye; Hüseyin Kurtoğlulları’nın 25 yıldır yaptığı işi durdurdu, otobüslerine tedbir koydu.” Dedi. Yücel son olarak :” Sektör kötüye gitmekte, son 5 yıldır gidişat hiç iyi yönde olmayıp; aksine kötüye gidiyor.” Dedi.

 



Toplantının sonunda tekrar konuşan, Mustafa Yıldırım: “Alibeyköy terminali güzel işliyor, uygar medeni bir otogar oldu. Giriş çıkış ücretleri çok düşük. Bu sektörümüzün kazandığı bir zaferdir. İlgili kurumlarla görüşmelerimiz neticesinde, Tarihi Yarımada’ya götürdüğümüz turistleri taşıyan turizm araçları için; Aksaray’da bir bekleme, park alanı yapmayı planladık.” Dedi.

“Büyük İstanbul Otogarı’nda park ücreti alınıyor.”

Toplantının sonunda, söz hakkı isteyen ve zümre başkanı Musrafa Yıldırım’a soru soran; Huntur Turizm Sahibi Erhan Özkılıç : “Büyük İstanbul Otogarı’nda giriş-çıkış ücretleri çok yüksek, ve buna ek olarak park ücreti adı altında ekstra bir ücret alınmaya başlandı. Yetkililerle görüştüğümde alınan 14 liranın 900 adet araçtan yanlışlıkla alındığı ve kalan 2 liranın da normal olduğunu bunun alınması gerektiğini vurgulandı. Bu ücretleri geri alabilecek miyiz? Neden böyle bir şey için insanlara bir belge verilmiyor? “ dedi.

 



Soruya kısa cevap veren Mustafa Yıldırım, “Yarın, kendileriyle bir görüşme yapacağım. Bu tip, uygulamaların yapılmamasını yarın toplantıda bu konuyu görüşeceğim. “ dedi.

Erhan Tekindur
 


 


 


 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.