Yetki Sınırlarını Zorla! Ya Sonuçları?

Takograf konusunda 2010 yılından beri sürekli bir kargaşa mevcut. Yönetmelikler sık sık değişiyor, uygulamalar erteleniyor, konu ile ilgili mevzuat arasındaki çelişkiler giderileceğine, yeniler ekleniyor. Bu durum idareye karşı güvensizlik oluşmasına neden oluyor. Örnek olarak iki konuyu, hangi araçların hangi tip takograf takacağını ve sürücülerin çalışma sürelerini, ele alacağız. Konunun anlaşılabilmesi bakımından bir açıklama ile başlamak faydalı olacak. Her bakanlığın bir teşkilat ve görev kanunu vardır. Buna göre;

Çalışanların çalışma sürelerini (Sürücüler dahil) belirlemek, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yetki ve sorumluluğundadır. Bu kapsamda 4857 sayılı iş kanunu ve bu kanuna göre yönetmelikler çıkarılmıştır. Sürücülerin çalışma süreleri ile ilgili olarak ta ‘’ Haftalık İş Günlerine Bölünemeyen Çalışma Süreleri Hakkında Yönetmelik’’ çıkarılmıştır. Ayrıca Türkiye Birleşmiş Milletler Çalışma Örgütü’nün C153 sayılı konvansiyonunu (Karayolu taşımacılığında çalışma ve dinlenme süreleri) onaylamıştır.

Hangi araçların takograf takacağı ise, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın yetki ve sorumluluğundadır. Bu nedenle hangi araçların takograf takacağı, 2000 yılında yapılan bir değişiklik ile, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan, Karayolları Trafik Kanunu’nda belirlenmiş, 2004 Yılında da Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde detayları açıklanmıştır.

Takograf, ülkemizde ölçü ve ayar mevzuatı kapsamındadır. Ölçü ve ayar cihazlarının tip onaylarının verilmesi, tamir, ayar ve muayenesini yapacak servislerin yetkilendirilmesi, ölçü ve ayar cihazları ile ilgili piyasa gözetimi ve denetiminin yapılması, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yetki ve sorumluluğundadır. Bakanlık, bu sorumluluğunu yerine getirmek için, ölçü ve ayar kanunu, tip onay yönetmelikleri, her ölçü aleti için, servis yönetmelikleri ile muayene ve damga yönetmelikleri çıkarmıştır. Bu yetkiye, hangi ölçü ve ayar cihazını, kimin kullanacağına karar verme yetkisi dahil değildir.

Analog takografların dijital takograflar ile değiştirilmesi;

Uluslararası nakliyatta çalışan ve 16 Haziran 2010 tarihinden sonra yeni tescil edilen araçların dijital takograf takma zorunluluğu, AETR sözleşmesi gereğidir. AETR sözleşmesine göre ve AB’nin ilgili mevzuatına göre, bu tarihten önce analog takogrqf takılı olan araçların, belli bir süre içinde takılı olan analog takografları dijital takograf  ile değiştirme zorunluluğu bulunmamaktadır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 30 Haziran 2014 tarihinden sonra yeni tescil edilen ve yurtiçi nakliyatta kullanılan araçların, dijital takograf takmasını, ayrıca 1996 Model araçlardan başlayarak, analog veya elektronik takograf takan tüm araçların, bir takvim dahilinde, takılı analog ve elektronik takografları dijital takograf ile değiştirmesi hükmünü getirmiştir. Bu hüküm, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Takograf Cihazları Muayene ve Damga Yönetmeliği ile getirilmiştir. Dolayısı ile, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, kendine ait olmayan bir yetkiyi kullanmıştır. Bu konuda yetkili olan diğer bakanlığın, buna itiraz etmemesinin, getirilen hükmün geçerliliğini haklı ve yasal göstereceğine inanmıyoruz. Bu konu tartışmalıdır.

Karayolları Trafik Yönetmeliği Madde 98’e göre sürücülerin çalışa süreleri;

Karayolları Trafik Yönetmeliği Md. 98 de, sürücülerin çalışma ve sürüş süreleri yer almaktadır. Burada belirtilen kurallar hem AETR sözleşmesinden ve hem de Haftalık İş Günlerine Bölünemeyen Çalışma Süreleri Hakkında Yönetmelik’ ten farklıdır.

 

takograf-dinlenme-sureleri.png

 

Sürücülerin çalışma süreleri ile ilgili değerlendirme yapılırken, uluslararası nakliyatta çalışan sürücüler için AETR sözleşmesine göre, yurtiçi nakliyatta çalışan sürücüler için ‘’Haftalık İş Günlerine Bölünemeyen Çalışma Süreleri Hakkında Yönetmelik’’ e göre değerlendirme yapılması gerektiği açıktır. Bu çerçevede, EGM tarafından Karayolları trafik yönetmeliğinde belirtilen çalışma süreleri göz önüne alınarak kesilen cezaların geçerliliği gözden geçirilmelidir.

Sürücüler fazla mesai için mahkemelere başvurduklarında, süre hesabında bazı bilirkişiler Karayolları trafik yönetmeliğini, bazıları da iş kanununu esas almaktadır. Buda eşitsizliklere ve  duruma göre ya sürücünün veya işverenin mağdur olmasına neden olmaktadır.

Aslında, Aralık 2008 de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzası ile yayınlanan ‘’ Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı’nda belirtilen mevzuat, ilgili bakanlıklar tarafından hazırlanıp, uygulamaya konulmuş olsaydı, bugün bu sorunların çok büyük kısmını konuşmuyor olacaktır. Ulusal programda programda belirtilen mevzuat süratle ilgili bakanlıklar tarafından hazırlanmalı, yukarda belirtilen çelişkiler giderilmeli, yetki dışı alınan kararların geçerliliği  değerlendirilmeli ve ilerde doğacak olumsuz hukuki sonuçların önüne geçilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.